| Oğlunuzu memnuniyetle mülâkata alacak ve eğer kabul edilirse burs almasına yardımcı olacak. | Open Subtitles | وسيسعده أن يتقدم إبنك وإذا تم قبوله سيساعده على الحصول على منحة |
| Sizce bu, dava dosyasının tekrar açılması için yardımcı olacak mı? | Open Subtitles | هل تعتقدين بأن هذا سيساعده في إعادة فتح قضيته؟ |
| Tavsiye versem işe yarar mı? | Open Subtitles | هل سيساعده ان اعطيته بعض النصائح؟ |
| ona yardım edeceğimi düşündüğüm ama aynı zamanda onu öldürebileceğim bir şey yaptım. | Open Subtitles | أعتقدت بأنه سيساعده لكن أيضاً ربما كان سيقتله. |
| - Personelin güvenini kazanmasına da yardımı olur. | Open Subtitles | سيساعده ذلك بإستعادة بعض من أفراد الطاقم |
| Bunu içirin. Kana geçmeden evvel bünyesindeki kimyasalların... kalıntıların temizlenmesine yardımcı olur. | Open Subtitles | اجعلاه يشرب هذا ، سيساعده على التخلص من أي كيماويات متبقية في أجهزة جسمه |
| Ayrıca bu onun haftaya seçmelerde oynayacağı karaktere adapte olmasına yardım edecek. | Open Subtitles | إضافة، ذلك سيساعده على تقمص شخصية من أجل إختبار الإنتقاء الأسبوع القادم |
| Mücadele etmiş olması bunu atlatmasında yardımcı olacak. | Open Subtitles | معرفته للقاتل سيساعده على العودة إلى هنــا |
| Eminim ona bu resimleri gönderdiğinde kanserle savaşmasına kesinlikle yardımcı olacak. | Open Subtitles | أنا متأكد أن إرسال هذه الصور إليه، سيساعده في التعامل مع ما... يمر به، |
| Seni orada istiyor. Bu rahatlamasına yardımcı olacak. | Open Subtitles | هذا سيساعده على الهدوء |
| Ejderha kanı işe yarar. | Open Subtitles | دم التنين سيساعده |
| Umarım bu, hapishanede işine yarar. | Open Subtitles | ربما هذا سيساعده في السجن. |
| Canlandırıcı bir şey işine yarar demiştim. | Open Subtitles | إعتقدت أن هذا سيساعده |
| ona yardım etmek için söylemeyeceğim yalan yok. | Open Subtitles | لا يوجد هناك كذب لن أفعله لو لم يكن سيساعده |
| Eğer olay ona yardım etmekse neden ona istediği şeyi vermiyoruz? | Open Subtitles | هذا الشيء سيساعده فقط اتركه بسلام |
| Büyükbabam, silahını aşağı atarsa ona yardım edeceğini söylemiş. | Open Subtitles | لو أسقط مسدسه فإن جدي سيساعده |
| Ama sen ve ben gülümsemeye devam edersek, çok büyük yardımı olur. | Open Subtitles | ولكن إن بقينا مبتسمين، ذلك سيساعده كثيراً |
| Belki bunun yardımı olur. | Open Subtitles | ربما سيساعده ذلك |
| - yardımı olur diye düşündük. | Open Subtitles | فكرنا ان هذا سيساعده |
| Aç olmadığını biliyorum, soğuk hava nefes almasına yardımcı olur. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس جائع لكن تنفس الهواء البارد سيساعده |
| Aç olmadığını biliyorum, soğuk hava nefes almasına yardımcı olur. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس جائع لكن تنفس الهواء البارد سيساعده |
| Evet, duygularını ifade etmesine yardımcı olur. | Open Subtitles | أجل, سيساعده هذا على تعبير مشاعره |
| Şaka yapıyor olmalısınız. Okuması için ona kim yardım edecek? | Open Subtitles | لا بد أنك تمزح معي من سيساعده في قراءتها |
| Ben etmezsem, kim yardım edecek ona? | Open Subtitles | من سيساعده إن لم أفعل أنا ؟ |
| Bu gerçekten büyümesine yardım edecek. | Open Subtitles | هذا حقاً سيساعده أن يكبر |