| Ben hallederim ama garip davrandığımızı görürse bu her şeyi mahveder. | Open Subtitles | ساعالج الامر ولكن اذا راتنا نتصرف بغرابه هذا سيفسد كل شئ |
| Portakal koruluğuna yürüyüşümüzü berbat edecek. | Open Subtitles | هذا سيفسد علينا التجول بين أشجار البرتقال |
| Sana söyleyemem. Eğlence mahvolur. | Open Subtitles | لا يمكنني إخبارك هذا سيفسد المتعة في الأمر |
| Buranın dışındaki hayatım hakkında bir şey duymak herhalde benimle ilgili kafanızda canlandırdığınız o mükemmel kadın imajını bozar. | Open Subtitles | و بالنسبة لك أن تسمع عن حياتي خارج هذا المكان أعتقد أن هذا سيفسد صورتي لديك تلك الصورة الممتازة التي في ذهنك |
| Sadece bir haftaya ihtiyacım var. Beş gün, yoksa mahsul mahvolacak. | Open Subtitles | فقط أحتاج لأسبوع خمسة أيام وإلا سيفسد المحصول |
| Sinyal sesi bile yoktu. Bu yemekler bozulacak. | Open Subtitles | لم يكن هناك حتى رنين للهاتف. هذا الطعام سيفسد. |
| Bak, her ne oluyorsa, olsun sadece yarın düğünde saçlarımı bozacak mı onu bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أنظر, مهما كان الذي سيحصل, أريد أن أعرف فحسب, إن كان سيفسد شعري في حفل الزفاف غداً |
| Çünkü uzun süre beklerse, et bozuluyor. | Open Subtitles | لأنه إذا انتظر طويلًا سيفسد اللحم |
| Her şeyi mahveder. Bütün dünyamızı. Bütün hayatlarımızı. | Open Subtitles | سيفسد كلّ شئ،عالمنا بأكمله حياتنا ستكون تعيسة |
| mahveder bu kutlamayı | Open Subtitles | سيفسد هذا الحفل |
| Tüm töreni mahveder. | Open Subtitles | سيفسد الحفل بأكمله |
| Hava mezuniyet törenini berbat edecek. | Open Subtitles | سيفسد هذا الطقس مراسيم التخرج. |
| At her şeyi berbat edecek. Ne yapıyorsun baba? | Open Subtitles | الحصان سيفسد كل شيء ماذا تفعل أبي؟ |
| Sizin Coachella seyahatinizi berbat edecek bu arada. | Open Subtitles | سيفسد رحلتك إلى كوتشيلا بالمناسبه |
| Eğer sana söylersem sürpriz mahvolur ve sürprizler şaşkınlıktan ağzının açık kalması için en iyi yoldur, böylece dünyayı daha iyi görür... | Open Subtitles | اذا أخبرتك هذا سيفسد المفاجئه و المفاجئات هى الأفضل لأن عيناك تخرج من مكانهما ويمكنك رؤيه العالم بشكل أفضل |
| Bir değil iki turşu koysan, her şey mahvolur. | Open Subtitles | اكثر من قطعه مخللات سيفسد كل شيء مضحك انك تقول ذلك |
| Kişiliğimi mi bozar? | Open Subtitles | هل سيفسد شخصيتي ؟ |
| Dinle, Max, Clark şu anda niteliklerini sıralayabilir ama bu, mahkemede okunurken ki sürprizi bozar. | Open Subtitles | إسمع يا (ماكس)، يمكننا أن نجعل (كلارك) يقوم بالتوثيقات الآن ولكن هذا سيفسد المفاجأة عندما قراءتها في المحكمة |
| Eğer dolaptan çıkarmazsak hindi de mahvolacak. | Open Subtitles | والديك الرومي سيفسد أيضاً إذا لمْ نُخرجه من الثلاجة. هيا بنا يا آنسات. |
| Bunu yapmaya devam edersen, sadece ilişkin mahvolacak. | Open Subtitles | لو واصلت عمل هذا، سيفسد هذا فقط علاقتك. أختاه. |
| Buzdolabında bozulacak bir sürü yiyecek var ve bir 300 dolarlık market alışverişi daha yapabilecek param olmadığı gayet açık. | Open Subtitles | لديّ ثلاجة مليئة بطعام سيفسد. ومن الواضح أنني لا أملك مالاً لتعويض بضائع قدرها 300 دولار. |
| Bu senin işini bozacak, ama beni suçlama, tamam mı? | Open Subtitles | أظن إنه سيفسد خطتك المخادعة، لكن لا تلومني، إتفقنا؟ |
| Çünkü uzun süre beklerse, et bozuluyor. | Open Subtitles | لأنه إذا انتظر طويلًا سيفسد اللحم |
| Kimse aramıza gireme - | Open Subtitles | لا أحد سيفسد - |
| Burada açılmaz. İlaçlar bozulur. | Open Subtitles | لا يمكننا فتحها هنا فأن الكثير من البنسلين سيفسد |