| O kadar cesurlar ki... ne zaman bir ses duysalar, altlarına ediyorlar. | Open Subtitles | أنكم شجعان جداً. تَركوا فؤوسَهم في الداخل،من أجل هذا. |
| Bu aradığınız insanlar, ya çok cesurlar, ya da çok aptal. | Open Subtitles | الأشخاص الذين تبحثين عنهم إما شجعان جدا أو أغبياء جدا |
| İşte bu, Osmanlı İmparatorluğunu Korkusuz yapan ve sınırları, daha önce kimsenin ulaşamadığı yerlere kadar genişletmesini sağlayan şeydi. | Open Subtitles | ولكن هذا ما جعل العثمانيون الأتراك تقريبا شجعان بواسل بدخولهم لمناطق لم يدخلها قبلهم أحد |
| yürekli acemiler. Üstlerine düşeni yaptılar. | Open Subtitles | هواة شجعان ينفذوا الجزء الخاص بهم |
| İkimiz de çok cesuruz. | Open Subtitles | نحن الاثنين شجعان |
| Dışarıda senin gibi bizleri koruyan cesur adamlar olduğu için minnettarım. | Open Subtitles | انا شخصياً اقدر السمناء الذين هم شجعان مثلك وعلى انكم تحمونا |
| Savaş cehennemdir, erkekler cesurdur, Bu tarz eski bokları mı yazacaksın? | Open Subtitles | هذه الحرب مثل النار , هؤلاء الرجال شجعان هذا النوع من الأشياء القديمة |
| Bayanlar ve baylar Emniyet Cesaret Ödülleri'ne hoş geldiniz. | Open Subtitles | سيداتي و سادتي, مرحباً بكم في حفل جوائز شجعان الشرطة |
| Genç kızlara meyvelerle saldırma hususunda çok cesurlar. | Open Subtitles | إنهم شجعان فقط فى رشق البنات بالخضروات |
| Genç kızlara meyvelerle saldırma hususunda çok cesurlar. | Open Subtitles | إنهم شجعان فقط فى رشق البنات بالخضروات |
| cesurlar, güçlüler ve aptallıktan uzaklar. | Open Subtitles | إنهم شجعان واقوياء وابعد ما يكون للغباء |
| Ya inanılmaz derecede cesurlar ya da inanılmaz derecede salak! | Open Subtitles | إما أنهم شجعان للغاية أو أغبياء للغاية |
| Atalarımız, insanlarımız, seninkiler ve benimkiler yalnızca Korkusuz değillerdi. | Open Subtitles | الآن ، أسلافنا أهالينا ، أهلك و أهلي لم يكونوا فقط شجعان |
| Harcadığımız her dakikada Fedakarlar ölüyor... veya bir Korkusuz katil oluyor. | Open Subtitles | كل لحظة نهدرها يموت الكثير من المتطوعين ويصبح شجعان قتلة ... |
| Korkusuz, mağrur ve yalnız olmak için. | Open Subtitles | لكى نكون شجعان وفخورين ومنعزلين |
| yürekli amatörlerdi, üstlerine düşeni yaptılar. | Open Subtitles | هواة شجعان ينفذون جزءاً مما عليهم |
| Onlar yürekli ve dürüst insanlardır efendim. Onları iyi tanırım. | Open Subtitles | هؤلاء رجال شجعان يا سيدي أنا أعرفهم |
| Kıvançlı, dürüst ve cesuruz... | Open Subtitles | "نحن فخورون، نحن حقيقيون" "نحن شجعان" |
| Hepiniz cesur adamlarsiniz karsi koyamayacagini bildiginiz insanlara satasiyorsunuz ama. | Open Subtitles | جميعكم رجال شجعان. تهددون قوماً مسالمين تعلمون أنهم .لن يصدوكم |
| Ve her yerdeki kütüphanelerde, müzeler dahil, hala çığır açan "Bütün kadınlar beyazdır, Bütün siyahlar erkektir, Ama bazılarımız cesurdur." isimli 1982 antolojisini bulabilirsiniz. | TED | وفي المكتبات في كل مكان، وبما في ذلك المتاحف، لا يزال بإمكانك العثور على مقتطفات حجر الأساس لعام 1982، بعنوان: "كل النساء بيض، وكل السود رجال، لكن بعضًا منا شجعان" |
| Cesaret mi desem gözü karalık mı bilemedim. | Open Subtitles | شجعان أم متهورين، لا أستطيع الجزم |
| Tek ihtiyacım dört tane güçlü kuvvetli adam. | Open Subtitles | كل ماأحتاجه أربعة رجال شجعان لتشغيل المنفاخ |
| Ancak aynı zamanda cesurdular. | Open Subtitles | لكن رجال البحريه الألمان كانوا جنوداً شجعان بالمثل |
| Doğru değildir. cesurdurlar çünkü güçlüdürler! | Open Subtitles | هذا ليس صحيحاً، إنهم شجعان لأنهم أقوياء |
| AA: Şimdiki amacımız olabildiğince cesaretli olmak. | TED | أدامز: تحدينا الأن أن نكون شجعان بالقدر الممكن. |
| Siz toprak çalışanları bir araya geldiğiniz zaman bayağı cesursunuz. | Open Subtitles | ايها السفلة انتم حفنة شجعان عندما تكونون معا , لكن لا تصوتون |