| Garip bir his oluyor içinizde, bir çeşit ustalık hissi, anneniz ve babanızdan daha fazla genel kültür bildiğinizde. | TED | هناك شعور غريب من البراعة يتملكك عندما تكون على علم ببعض الأشياء االصغائر التي لا يعرفها أحد من والديك |
| İçimde öylesi daha iyi olurmuş gibi bir his var. | Open Subtitles | لدى شعور بأنه من الأفضل الأ تفعلى ذلك لماذا ؟ |
| Sizlerin oyun oynadığınızı giderek daha güçlü şekilde hissediyorum. çok az zamanımız kaldı. | Open Subtitles | أنا لدي شعور قوي هنا انكم غير جديين ليس لدينا متسع من الوقت |
| Sonunda, taşınma günü geldi. Tüm aileyi saran bir umut ve heyecan vardı. | Open Subtitles | و إخيرا الإنتقال و هناك شعور من الأمل و الحماس في العائلة كلها |
| Neredeyse yola ulaşmıştı ki içini kötü bir his kapladı. | Open Subtitles | كانت قد وصلت تقريبا إلى الطريق حين انتابها شعور سئ. |
| Şeyhin gitmesine izin vermemizin iyi olacağına dair giderek güçlenen bir his var. | Open Subtitles | يوجد شعور في بعض الدوائر بأننا يجب إن نترك الشيخ يذهب ، حرره |
| Tamam. Burada olmak güzel bir his aslında, biliyor musun? | Open Subtitles | حسنا ، الخروج إلى هنا له شعور جيد أتعلم ؟ |
| Tanrım, Will Shuester denen şu sivilceyi patlatmak ne güzel bir his. | Open Subtitles | يالله, انه شعور جيد حينما اخيرا تفقع تلك الحبه مثل ويل شزستر |
| Yağlayıcıyı önerirdim ama onun üzerine de düşmüşsündür gibi bir his var içimde. | Open Subtitles | سأقترح زيت تشحيم لكن لديّ شعور انك سقطت على بعض من ذلك أيضاً |
| İçimden bir his, bana bu konuda yardım edeceğini söylüyor. | Open Subtitles | لديّ شعور لربما تكون مهتماً في مساعدتي لكي نفعل ذلك |
| Bunların, bebek doğmak üzereyken olduğu için kendimi korkunç hissediyorum. | Open Subtitles | اشعر شعور رهيب بانه كل شئ يحدث قريب بمولد الطفل |
| Aslında kendimi kötü hissediyorum. John Lennon'ı onlar öldürmedi, değil mi? | Open Subtitles | لدي شعور سيء هم لم يقتلوا جون لينون ، أليس كذلك؟ |
| Bazen daha önce bazı yerlerde bulunduğuma dair çok net şeyler hissediyorum. | Open Subtitles | في بعض الاحيان ياتيني شعور واضح اني زرت بعض الاماكن من قبل |
| İkimiz de beklerken, Kouki'nin babası öldüğünde nasıl olduğu aklıma geldi. | Open Subtitles | بينما كنا ننتظرانهما تذكرت عندما توفي والده كان شعور كوكي رهيبا |
| O maç hakkında iyi hislerim yoktu. Belki de bir şey söylemeliydim. | Open Subtitles | أجل, لم يكن لديَّ شعور جيد بشأن ذلك, كان عليَّ قول شيئاً. |
| Dün gece, bir şey hissettim. senden çok onunla ilgili. | Open Subtitles | ،بالأمس، كان لدي شعور ما لقد كان بشأنها أكثر منك |
| Annem kendini daha iyi hissediyor ve artık kendi kendine dönüp dolaşıyor. | Open Subtitles | شعور أمي أفضل وانها يمكن ان تحصل في جميع أنحاء لوحدها. |
| Bu heyecan hakkında hiçbir şey bilmediğim bir yere gidiyormuşum gibi hissettirdi. | TED | هذه الحماسة مثل شعور المضي قدما إلى المجهول. |
| Buradan yüzük kutusu almaya bile param yetmez gibi geliyor bana. | Open Subtitles | لديّ شعور أنه لايمكني تحمل تكلفة صندوق خاتم في هذا المكان |
| Dünyada biraz fazla sevgi paylaşıyor olmaktan mutluyum, çok harika bir şey, fakat buyrun Dr. Aşk'tan reçeteniz: Günde sekiz kucaklama. | TED | وانا سعيد لانني انشر حباً اكثر في هذا العالم انه شعور رائع ووصفة دكتور الحب لكم هي 8 ضمات في اليوم |
| Artık o seks manyağı goril sana sarınca nasıl hissettiğini anlıyorum. | Open Subtitles | الآن بت أعرف شعور التهشيم من قبل تلك الغوريلا المهووسة بالجنس |
| İklim krizinde çocuk sahibi olma konusundaki artan endişe insanların ne kadar baskı altında hissettiğinin önemli bir göstergesi. | TED | المخاوف المتزايدة من إنجاب أطفال في ظل الأزمة المناخية هو مؤشر صارخ إلى شعور هؤلاء المعرضون إلى ضغط شديد |
| ne anlatmak istediğinden emin değilmiş gibi hissediyorsun. | Open Subtitles | ينتابك شعور بأنه ليس متأكداً تماماً مما يريد قوله |
| En iyi arkadaşın günden güne erirken hiçbir şey yapamamak nasıldır bilemezsiniz. | Open Subtitles | لا تعرفين ما هو شعور الجلوس عاجزة بينما صديقتك المفضلة تزداد مرضاً |
| Nedense içimden bir ses Güney Afrikalı satıcılarının öyle düşünmeyeceğini söylüyor. | Open Subtitles | لدي شعور أن موزعينك من جنوب أفريقيا لن يخاجلهم نفس الشعور |