| dudakları fırça, dili de renk spektrumudur. | Open Subtitles | شفتاه مع لسانه هما أداة الرسم ألوان الطبيعة |
| Çok güzel mavi gözleri... biçimli pembe dudakları... yağlı saçları var. | Open Subtitles | شفتاه كبيرتان رقيقتان شعره الدهني يعجبني |
| Amcan gücünün olmadığını söylerken dudakları hareket etmiyordu. | Open Subtitles | حين قال عمك أن ليس لديك قدرات شفتاه لم يكونا يتحركان |
| Asher Hornsby dersten önce dudaklarını kenetlemiş ama kız arkadaşına değil. | Open Subtitles | آشر هورنسبي شوهد يقفل شفتاه قبل الدرس لكن ليس مع صديقته |
| Bana dedi ki: olabilecek en kötü şey... erkeğin, dudaklarını ıslak yulaf kasesine sürüyormuş gibi hissetmesidir. | Open Subtitles | .. أخبرني أن أسوء مايمكن أن يحدث هو أن يشعر الفتى أنه وضع شفتاه في طبق من الشوفان الرطب |
| Öldüğünde, gizli yerin adresinin hemen dudaklarının ucunda olduğunu düşünmek deli ediyordu. | Open Subtitles | و كان يجن جنوننا عندما نتذكر ان مكان الكنز الخفى كان على شفتاه عندما مات |
| Öfkesi gerçek olsaydı, üst göz kapakları kalkık olurdu ve dudakları daha dar şekilde olurdu. | Open Subtitles | إن كان غضبه حقيقيّاً، فسترتفع أجفان عيناه و شفتاه ستكون أضيق |
| Ardından dudakları kavuştu ve o, bunları düşünmeyi bıraktı. | Open Subtitles | ثم وجدت شفتاه شفتاها مما جعلها تتوقف عن التفكير نهائياً |
| - ...dudakları benimkine değdiğinde, o da hissedecek. | Open Subtitles | أن يقبلني 100 مرة وعندما شفتاه تلامس شفتاي صدقوني |
| Neden ağlamıyor ve dudakları neden mosmor? | Open Subtitles | لماذا لا يبكى ؟ لماذا شفتاه زرقاء للغاية ؟ |
| Eğer basınç pnömotoraksı olsaydı dudakları beyaz olurdu. | Open Subtitles | لو كان لديه توتر استرواح صدري لكانت شفتاه بيضاء |
| Şok verildiği her seferde, dudakları geri çekiliyor, dişleri görünüyor. | Open Subtitles | في كل مرة يوجه بها صدمة تتراجع شفتاه كاشفة عن أسنانه |
| Bir köpek okurken dudakları oynar mı? | Open Subtitles | هل الكلب يحرك شفتاه عندما يقرأ |
| "Papazların dudakları bilimin temsilcileri olacak. | Open Subtitles | ستكون شفتاه القسيس مستودع العلم |
| "Papazların dudakları bilimin temsilcileri olacak. | Open Subtitles | ستكون شفتاه القسيس مستودع العلم |
| Bütün gece dudaklarını ve göz kapaklarını seyretti. Ve yüzünü. | Open Subtitles | و لكن في معظم الليل راقبت عيناه و شفتاه و وجهه |
| Bütün gece dudaklarını ve göz kapaklarını seyretti. Ve yüzünü. | Open Subtitles | و لكن في معظم الليل راقبت عيناه و شفتاه و وجهه |
| Sanki derin bir rüyadaymış gibi seğiren dudaklarını görebilirdiniz. | Open Subtitles | من على الفرع، يمكنكم رؤية شفتاه تنتفض بقوة كأنه يشاهد كابوساً، |
| Emin değilim. Heteroseksüel olduğunu söylüyor ama onu öperken dudaklarını aralamadı değil. | Open Subtitles | لستُ متأكّداً، لقد طلب أن يكون مُستقيماً ولكن عندما قبّلتُهُ، شفتاه فُتحتا قليلاً. |
| Kahvaltı niyetine dudaklarını çiğnemeye başlamadan önce yeğenimi beslemem lazım. | Open Subtitles | يجب ان أُطعِم إبن أختي قبل ان يلتهم شفتاه كـ وجبة إفطار |
| dudaklarının nefesine dokunduğu gibi | Open Subtitles | بينما تقابلت شفتاه و انفاسها |
| Balo öncesi, dudağı tenis topu gibi şişmişti. | Open Subtitles | وأصيب بتلوّث قبل حفلة التخرّج، انتفخت شفتاه ككرة التنس. |
| Ve sonra yumuşak dudaklarından bir iç çekme sesi duyuldu. | Open Subtitles | وعندها خرجت خرجة قبلة من شفتاه الناعمتين جدا |