| Ben ... Bu konuda Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | ليس ثمّة شيء بإمكاني فعله بشأن الأمر. |
| Yapabileceğim bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك أي شيء بإمكاني فعله ؟ |
| Senin için Yapabileceğim bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك شيء بإمكاني فعله ؟ |
| Ve şimdi o gitti. Ve bunu düzeltmek için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | والآن بعد وفاته، لا يوجد أيّ شيء بإمكاني فعله لتصحيح الأمر. |
| O sırada CSR'ın MegaMağazası gerçekleşiyordu ve yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | متجر سي آر آس الكبير أصبح واقعاً ولم يكن هناك شيء بإمكاني فعله لإيقافه |
| Yapabileceğim bir şey varsa... | Open Subtitles | إذا كان هناك أيّ شيء بإمكاني فعله... |
| Yapabileceğim bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء بإمكاني فعله |
| - Keşke Yapabileceğim bir şey olsaydı. | Open Subtitles | أتمنى لو كان هُناك شيء بإمكاني فعله ...(كال) |
| Bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء بإمكاني فعله بشأن أي شيء سيحصل في المحاكمة غداً |