| Yüzüğünü bulmak istiyorum çünkü bulursam bugün güzel bir şey yapmış olacağım. | Open Subtitles | أريد ان أجد خاتمك لإنني سأكون قد فعلت شيئاً جيداً في اليوم |
| Bu benim sabırsızlıkla beklediğim şey değil ama sonunda gece vakti uyumak değişim için güzel bir şey olabilir. | Open Subtitles | لم أكن أتطلّع إلى ذلك لكن ربما يكون شيئاً جيداً كى أخيراً أنام فى وقت الليل للتغيير |
| Genelde, babanızın çılgın entrikaları TV'de iyi bir şeyler bulduktan hemen sonra boşa çıkar. | Open Subtitles | عادة مخططات أبوك ..المجنونة تفشل حالما يجد شيئاً جيداً في التلفاز |
| Bir gün kızı onun iyi bir şeyler yaptığını anlayacak. | Open Subtitles | شيئ ما تستطيع طفلته الإشارة إليه قائلة بأنه فعل شيئاً جيداً |
| Çünkü eninde sonunda güzel bir şeyler hatırlayacaksın. | Open Subtitles | لأنه عاجلا أم آجلا فانك ستتذكر شيئاً جيداً |
| Doğrusu, son üç yıldır hiç iyi bir şey yazmadım. | Open Subtitles | الحقيقة هي أنني لم أكتب شيئاً جيداً منذ 3 سنوات. |
| İzleyicilerinin Oz'dan iyi şeyler geldiğini de bilmelerini istiyorum. | Open Subtitles | أُريدُ أن يعرفَ مُشاهديك أنهَ هُناكَ شيئاً جيداً يخرجُ من سجنِ أوز |
| Belki bunca olan bitenin içinden, güzel bir şey ortaya çıkabilir. | Open Subtitles | ربما سيكون شيئاً جيداً يخرجُ من كلَ هذا مثل ماذا؟ |
| Ve birisi güzel bir şey yaptığında "teşekkür ederim." demen gerekir. | Open Subtitles | وعندما يفعل لك أحدهم شيئاً جيداً يُفترض بك شكره |
| Seni takip ettim. Bu da güzel bir şey. | Open Subtitles | لقد تتبعتك وهذا شيئاً جيداً أيضاً |
| Onlardan biri olmamam güzel bir şey sanırım, değil mi? | Open Subtitles | أظنه شيئاً جيداً أنني لست أحدهم، صحيح؟ |
| Etrafımızdaki her şey paramparça olurken biz çok güzel bir şey yaşamıştık. | Open Subtitles | لقد وقع كل شيء من حولنا، ولكن... لقد كان شيئاً جيداً |
| Bundan iyi bir şeyler çıktığına sevindim. | Open Subtitles | حسناً أنا سعيد بأنه حدث شيئاً جيداً من كل هذا |
| Miss Bangkok'u koydun oraya ve iyi bir şeyler yakaladın. | Open Subtitles | لديك ملكة جمال "بانكوك" هنا و أنت تفعل شيئاً جيداً. |
| Tekrar yatırım yapıyorum. İyi bir şeyler yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | و أقوم بإعادة إستثمارها و أحاول فعل شيئاً جيداً بها. |
| Ama Tanrı, hayatınıza her gün iyi bir şeyler gönderir. | Open Subtitles | لكن كل يوم، يضع الله شيئاً جيداً في حياتك |
| Markete gidip yiyecek güzel bir şeyler alayım. | Open Subtitles | سأذهب إلى المحَال وأحضر شيئاً جيداً للشاي |
| Umarım güzel bir şeyler getiriyorsundur, çünkü ben ezilmiş patates getiriyorum. | Open Subtitles | أتمنى ان تحضر شيئاً جيداً لأنني سأحضر البطاطا المهروسة |
| Hemen şimdi, bize güzel bir şeyler yazmak için sana ihtiyacım var. | Open Subtitles | الآن ، أودُّ منك أن تكتب لنا شيئاً جيداً |
| Aslında bu dünya ölçeğinde tartışılan gerçekten önemli bir konu. Gelecek vaadeden bir çok politik lider, korumacılığı iyi bir şey gibi sunan platformlarla bu konuyu işliyorlar. | TED | ففي الحقيقة، إنه كان موضوع مهم حقاً يجري الحديث عنه في حميع أنحاء العالم وكثير من القادة السياسيين الصموحين الذين يعملون علي منصات الحمائية بإعتبارها شيئاً جيداً. |
| Hayatım hakkında hiç de iyi şeyler hissetmezdim. Duymak istediğin bu mu? Güzel. | Open Subtitles | لا أعرف ليس شيئاً جيداً هل هذا ما تريد سماعه ؟ |
| Onu sanki iyi bir şeymiş gibi bayrağa sarmak istediğin için pisliğin tekisin. | Open Subtitles | أنت وغد لأنك تحاول تزيين الأمر كأنك فعلت شيئاً جيداً |
| Sevecek birini bulabilirsen bence bu iyi birşey olur. | Open Subtitles | لو وجدتِ شخصاً لتحبيهِ فسيكون هذا شيئاً جيداً على ما أعتقد |