| Hayır. herkesin iyiliği için senin ortağın içeri gelse daha iyi olurdu. | Open Subtitles | لا , بل سيكون من صالح الجميع لو ان شريكك ظهر هنا |
| Bak, herkesin iyiliği için ortağın içeri gelse iyi olur. | Open Subtitles | سيكون من صالح الجميع لو ان شريكتك ظهرت هنا |
| Fakat bu herkesin iyiliği için. | Open Subtitles | ولكن هذا في صالح الجميع |
| Bilemiyorum, Ben sadece herkes için en iyi olanı yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لا أعرف ، أحاول فقط أن أفعل ما هو في صالح الجميع |
| Çocukların kendi akrabaları tarafından büyütülmesi, herkes için en iyisidir. | Open Subtitles | من صالح الجميع أن يحظى الأطفال بعناية جيدة من قِبَل أقاربهم |
| Bir üst sınıfa devam etmemin herkesin yararına olacağını söylediler. | Open Subtitles | قالوا أنه في صالح الجميع لو أنتقلت |
| Ne yapıyorsam, herkesin iyiliği için yapıyorum. | Open Subtitles | ما أفعله هو في صالح الجميع |
| Sadece herkesin iyiliği için uğraşıyorum. | Open Subtitles | -أحاول أن أفعل ما هو في صالح الجميع |
| Çocukların akrabaları tarafından iyi bakılması herkes için daha iyi. | Open Subtitles | من صالح الجميع أن يحظى الأطفال بعناية جيدة من قِبَل أقاربهم |
| Peki. Sanırım herkes için en iyisi bu. | Open Subtitles | حسنٌ، سيكون ذلك في صالح الجميع |
| Biz bunun herkes için iyi olacagini düsündük.. | Open Subtitles | استمع، إننا نشعر أنه في صالح الجميع |
| ve bunu herkes için olduğunu söylüyorsun. | Open Subtitles | ومن ثم تقول أنه في صالح الجميع |