| Bu kanapenin Pazartesi sabahı saat 8:00 dönecek olan bu askerle ilgisi kalmayacak. | Open Subtitles | تلك الأريكة لا تهتم بذلك الجندي الذي سوف يغادر في الثامنة صباح الاثنين |
| Bugün Pazartesi. Rapor vermeye geldim. | Open Subtitles | انه صباح الاثنين ، جئت لتوقيع تقرير تحركاتي |
| O zamana kadar alamam. Pazartesi getiririm. | Open Subtitles | صباح الاثنين حينما يفتح ، بعدها سوف أحضر المال مباشرة اليك. |
| Yani Pazartesi günkü personel toplantısına hiçbirşey olmamış gibi mi gideyim? | Open Subtitles | تقصد فقط ادخل صباح الاثنين كأن شيئاً لم يحدث؟ |
| Pazar sabahı çok zor geçti. | Open Subtitles | جاء صباح الاثنين و كنت مكتئبة تماماً |
| Savunma makamının ilk tanığını çağıracağı tarih olan ayın 19'u, Pazartesi günü, saat 10'a dek ara verilmiştir. | Open Subtitles | سنؤجل الجلسة حتى الساعة العاشرة صباحاً صباح الاثنين التاسع عشر و حينها سيستدعي الدفاع أول شهوده |
| Pazartesi sabah 9'dan itibaren ulaşabilirsiniz. | Open Subtitles | سنفتح في الساعة 9: 00 صباحا صباح الاثنين |
| Pazartesi sabahı gerçek bir görüşme için tekrar ofisinizde olacağım. | Open Subtitles | ساكون متواجدة في المكتب صباح الاثنين لعقد اجتماع حقيقي |
| Pekala. Gitmeliyim. Pazartesi sabahı toplantısı var. | Open Subtitles | حسنا , علي الذهاب انها مقابلة صباح الاثنين |
| Pazartesi döndüğünde her şey yoluna girmiş olacak. | Open Subtitles | وعندما تعودينَ إلى هنا صباح الاثنين سأكون قد اهتممت بهذا |
| Bugün, Pazartesi sabahı ve Cincinnati gereğinden fazla sıradan. | Open Subtitles | حسناً, انه صباح الاثنين اي لا نحتاج الى مواجهة الأمر في سينسيناتي |
| "Pazartesi sabahı, Tom sawyer kendini perişan hissetti..." | Open Subtitles | في صباح الاثنين توم سوير شعر بأنه مغلوب على أمره |
| Rica etsem Pazartesi sabah için Terri Thompson'a randevu verir misin? | Open Subtitles | اسمعي , قدمي لي معروف سجلي صباح الاثنين لتيري تومبسون |
| Tabi ki. Pazartesi sabahı, saat 10. İlk fırçayı senden yemiştim. | Open Subtitles | بالطبع ، صباح الاثنين عند العاشرة ألقيت َ محاضرة عليّ ذلك اليوم |
| Pazartesi günü laboratuarda yapacaksınız. | Open Subtitles | ستقومون بذلك صباح الاثنين في المعمل. هل هذا واضح؟ |
| Pazartesi sabahı mektubunu masamda istiyorum. | Open Subtitles | أريد ورقة الاستقالة على مكتبي في صباح الاثنين |
| Pazartesi sabahına bir basın toplantısı ayarlayabilirsin. | Open Subtitles | تستطيع أن تقيم مؤتمرا صحفيا صباح الاثنين |
| Pazartesi sabahı havaalanına gideceğim ama gitmeden önce oğlumu okula bırakacağım. | Open Subtitles | الآن، أنا متجه للمطار صباح الاثنين ولكن قبل وصولي سأوصل ابني للمدرسة |
| Her Pazartesi sabahı limonlu kek getirip yanında herkese "İyi haftalar" | Open Subtitles | انا اضع كيك الليمون كل صباح الاثنين , وانا اضعهم هناك مع ملاحظه صغيره |
| Pazar sabahı çok zor geçti. | Open Subtitles | جاء صباح الاثنين و كنت مكتئبة تماماً |
| Pazar sabahı bununla ilgileniriz. | Open Subtitles | لذا سننطلق صباح الاثنين ، مع "جي ام ايه" |