| Merhaba, kayip köpeginiz Rusty buldugumu söylemek için aradim. | Open Subtitles | مرحبا، أنا داعيا إلى معرفة ما إذا كان أجد الكلب، صدئ. |
| Bunlarda çocuklarımız, Rusty ve Audrey. | Open Subtitles | هذه هي أطفالنا، صدئ وأودري. |
| Sanırım saçma parçası, paslı bir pompalı tüfek namlusundan gelmiştir. | Open Subtitles | أعتقد أن الرصاصات قد التقطت ذرات من فوهة بندقية صدئ |
| Akıl hastanesinden yeni çıkmış bir adam aşırı dozda ilaç vermeye sonra da kafana metal parçası takıp seni çıplak şekilde paslı bir su tankına yatırmak istiyor. | Open Subtitles | الرجل الذي خرج لتوه من المصح يريد أن يصنع حفرة في رقبتك ويضع فيها بعض المعادن ويريد وضعك عارية في حوض ماء صدئ |
| İlişkimiz kötü başladı ama benim evim çöple dolu paslanmış bir yer değil. | Open Subtitles | كانت لنا بدية سيئة مع بعض انا لااعيش فى كوخ صدئ كما كنت |
| Fırtınaya şemsiyesiz yakalanmış ve tüm omurgası paslanmış. Hadi ama . | Open Subtitles | مرة أخرى ذهبت إلى أرثر للمشي تحت المطر عموده صدئ بالكامل |
| Azıcık da olsa paslanmışım, bu yüzden bazı yan etkiler görülebilir. | Open Subtitles | أنا صدئ قليلاً، لذا قد تحدث بعض أعراض جانبيّة |
| Bıyıklı adam var, çok sigara içen kadın var, birkaç çocuk var, bir de kızıl saçlı Rusty diye seslenilmekten hoşlanmayan adam var. | Open Subtitles | ... يدخن واحد في الكثير سيدة، بعض الاطفال قد رأيت... ... والأحمر الرجل -haired الذي لا يحب أن يسمى صدئ. |
| Buranın güvenlik sistemi Rusty adında bir adam. | Open Subtitles | النظام الأمني هنا رجل يسمي "صدئ |
| Çünkü biz öğrenmeye bayılıyoruz Rusty. | Open Subtitles | لأننا نحب التعلم يا صدئ |
| Rusty ona doğru,kamyonun arkasına doğru yürüdü. | Open Subtitles | وبعد ذلك صدئ... الصدئ المُداس على إليه، |
| Şu paslı bıçak için yarışmadan vazgeçtiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | انا لا اتخيلك انك تتخلى عن المسابقة من أجل نصل صدئ هل تحب هذة السكين |
| Bu da sanırım bir tür deniz kaplumbağa dışkısı, paslı kâğıt raptiyesi ve aslan balığının kırılmış bir omurgası. | Open Subtitles | أعتقد أنّ هذا نوع من غائط سلحفاة بحرية وهذا دبوس ورقي صدئ والعمود الفقري المكسور من سمكة أسدية |
| paslı bir küvetle yedi denizi aşıp geldik. | Open Subtitles | لقد عبرنا البحار السبع كأنها حوض استحمام صدئ |
| Dört çocuk babası, denizci paslı bir oltaya bastığı için enfeksiyon kapmış. | Open Subtitles | أب لأربعة أطفال, بحار التهاب عنقوديات ذهبية من الدوس على خطاف صيد صدئ |
| Geçmişim hurda yığını, herşey yitik, paslanmış ve kırık. | Open Subtitles | ،ماضيّي عبارة عن مخلّفات كل ما فيه ميّت، صدئ ومحطّم |
| paslanmış bir kilidi tamir etmesi için çağırmışlardı onu. | Open Subtitles | كان يردّ على طلب منزلي، إصلاح لسان قفل صدئ. |
| Bu eski mayın, muhtemelen paslanmış ve bozulmuştur. | Open Subtitles | ربما هذا المنجم القديم هو صدئ و لا يعمل بعد الآن. |
| Biraz paslanmışım, o yüzden anlaşılması zor deyimlerden kaçınırsan, harika olur. | Open Subtitles | ابن قليلا صدئ , حتى إذا كنت البقاء بعيدا أي من المصطلحات الغامضة , من شأنها أن تكون كبيرة. |
| Saklama kutularını diş ipiyle yakalamada biraz paslanmışım. | Open Subtitles | أنا صدئ قليلا على بلدي صناديق تخزين فيلم Hooking مع المهارات خيط تنظيف الأسنان. |
| Paslanmışsın. Eskisi kadar hızlı değilsin. | Open Subtitles | أنت صدئ,أنت لم تكن بالسرعة التي كنت عليها |
| Torakotomide biraz paslandım. | Open Subtitles | - أنا صدئ قليلا على thoracotomies. |
| Latincem epey köreldi ama burada onun yazmadığına eminim. | Open Subtitles | لغتي اللاتينية صدئ جدا ولكن أنا لست واثقه من ان هذا الذي كتب |
| - Pas. Yani parmağını kestikleri şey paslıydı. | Open Subtitles | إذاً فالشيء الذي إستُعمل لنزع إصبع القدم صدئ. |
| Biraz pas tutmuş olduğumu kabul ediyorum. | Open Subtitles | حسناً ، لقد كنتُ صدئ قليلاً ، حسناً ؟ |