Her şeyi yoluna koyacak biriyle iş anlaşması yaptığını söylemişti. | Open Subtitles | أخبرتني بأنها عقدت صفقة تجارية مع أحدهم والذي سيحسّن من الأوضاع |
Ben de, onlar da gerçekten bunun sadece bir iş anlaşması olduğuna inanıyorduk. | Open Subtitles | بصراحة أثق بأنهم كانوا واثقين بانها كانت صفقة تجارية لا شيء أكثر |
Söylediğim gibi iş anlaşması. | Open Subtitles | كما قلت , إنها مجرد صفقة تجارية |
- Sana söyledim küçük bir iş anlaşmasını bitirip bir iki güne kadar döneceğim. | Open Subtitles | سبب كل هذا. قلت لك، علي فقط ان انهي صفقة تجارية صغيرة، وسوف أعود في غضون أيام قليلة |
Oradaysa, pahalı bir iş anlaşmasını yok edebilecek kadar büyük bir tabu. | Open Subtitles | هناك تعتبر من المحرمات بما يكفي لتدمير صفقة تجارية هامة |
Kusursuz ve hilesiz iş anlaşması, değil mi? | Open Subtitles | واضحة تماما صفقة تجارية ، أليس كذلك؟ |
Ama Vikner ve adamları ölüm peşinde koşmayı, iş anlaşması olarak görüyorlar. | Open Subtitles | لكن Vikner وشعبه، أنها تسعى الموت باعتباره صفقة تجارية. |
Burada iş anlaşması yapmıyoruz, Cole. | Open Subtitles | الأمر لا يكون كذلك (بل صفقة تجارية يا (كول |
Lucille 2 ve Sitwell iş anlaşması yapıyorlar. | Open Subtitles | (لوسيل 2) و (ستويل) يعملان على صفقة تجارية |
Blair'le olan ilişkim bir iş anlaşması değil. | Open Subtitles | علاقتي مع (بلير) ليست صفقة تجارية |
Arkadaşlarımızla sokakta karşılaştığımızda ya da bir iş anlaşmasını tamamlarken yaptığımız tokalaşma geleneği, doğrudan Mitraiklerin gizli tokalaşmasından gelir. | Open Subtitles | انها المصافحة العادية لأصدقائنا ' عندما نلتقي بهم في الشارع أو عندما ختم صفقة تجارية |
Güzel bir doktoru mu iş anlaşmasını mı? | Open Subtitles | من بين طبيبة جميلة -و صفقة تجارية ؟ |