| Madde köprüsü hâlâ aktif, ama güç çekmiyoruz, basıncı bir baraj gibi yaratıyorduk. | Open Subtitles | الجسر لازال نشطاً ولكننا لم نحصل علي أي طاقة فتخلق ضغطا,كالسد |
| Bacaklarını piston gibi çalıştırmak için hidrolik basıncı kullanır ve kendi vücutlarının 30 katı yükseğe sıçrayabilirler. | Open Subtitles | يستعملون ضغطا هيدروليكيا لتشغيل سيقانهم ، يقفز بحدود 30 مرة طول جسمهم . |
| Böyle giderse yeterli basınca ulaşamayız. | Open Subtitles | فلنجرف أيها الرجل، لن نهيئ ضغطا كافيا بهذه الطريقة |
| Kabuğu, muazzam basınca dayanabilen gazla dolu odacıklar içerir ve ilkel gözü ışığa duyarlı retinasının önünde, bir iğne deliğinden biraz kabacadır. | Open Subtitles | تحوى صدفته غرفا مليئة غازا يمكنه مقاومة ضغطا كبيرا وعينه البدائية لا تزيد عن ثقب أمام شبكية خفيفة حساسة |
| Evde beş kişiye yemek pişirmek, ıslahevindeki 30 kişiye yemek pişirmekten acayip bir şekilde daha stresli. | Open Subtitles | من الغريب ان الطبخ لخمس اشخاص في المنزل اكثر ضغطا من الطبخ ل30 شخص في الاحداث |
| Conrad'ın üzerinde çok fazla baskı vardı o gün. | Open Subtitles | كونرد تحمل ضغطا عاليا ذلك اليوم |
| Başarısızlıklarını reddedeceğinizi bilirlerse, bu onlara değişik bir baskı uyguluyor ve kolay kolay vazgeçmiyorlar. | TED | عندما يعلم الأطفال أنّك ترفض أن تتركهم يرسبون، يسلّط ذلك عليهم ذلك ضغطا مختلفا، و لا يستسلمون بسهولة كما في العادة. |
| Temel olarak 150 atmosfer... hava basıncı var burda | Open Subtitles | لدينا حوالى 150 ضغطا جويا مختلفا هنا |
| O bölgelerde basınca ve oksijensizliğe sebep oluyor. | Open Subtitles | انها تسبب ضغطا و نقص الأوكسجين لتلك المناطق. |
| Çok stresli bir zamanıydı. | Open Subtitles | انتظر لحظه! بقد كان تحت ضغطا كبيرا كنا منفصلين حديثا |
| Aman canım, sizin için ne de stresli olmuştur. | Open Subtitles | يا الهي ذلك كان ضغطا كبيرا عليك |
| Babama çok fazla baskı yapıyor. | Open Subtitles | ويعد هذا ضغطا على أبي |
| Hayır, hayır, hayır, hayır. Daha fazla baskı gerek. | Open Subtitles | لا,لا,لا أحتاج ضغطا إضافيا |