| Adından anlaşılacağı gibi, tansiyon baş ağrıları baş çevresinde sıkı bir bant varmış gibi bir his uyandırmasıyla biliniyor. | TED | حسب الاسم المُقترح، فصداع التوتر معروف بخلق إحساس شبيه بعصابة ضيقة تضغط على الرأس. |
| Ah, bu peruk o kadar sıkı ki, yanında bir de aspirin göndermeleri gerekirdi. Merhaba. | Open Subtitles | تلك البروكة ضيقة للغاية كان عليهم أن يرسلوا دواء للرأس معها |
| Ah, bu peruk o kadar sıkı ki, yanında bir de aspirin göndermeleri gerekirdi. Merhaba. Fikir nedir? | Open Subtitles | تلك البروكة ضيقة للغاية كان عليهم أن يرسلوا دواء للرأس معها |
| Çünkü 10 saat boyunca onun içindesiniz -- bu küçük alanda 10 saat. | TED | لأنك ستكون في نفس المكان لمدة عشر ساعات عشر ساعات في حجرة ضيقة. |
| Phoebe'ye evi yaşanamaz ve sıkışık kılmak için her ne gerekiyorsa. | Open Subtitles | كل ما يتطلبه الأمر لجعل لفيبي الصفحة الرئيسية تشعر ضيقة وغير صالح للعيش. |
| Çok sıkıyor. Çıkar şunu. Çıkar şunu! | Open Subtitles | انها ضيقة جداً أزيليها، أزيليها، أزيليها |
| Bütün ihtiyacım olan bir lobotomi ve bir tayt. | Open Subtitles | أعتقد كل ما أريده هو جراحة في المخ وملابس ضيقة |
| Kutunun içinde küçük topların rastgele aşağı düşeceği dar tüneller var, sağa ya da sola veya sola, vs. | TED | داخل هذا اللوح توجد أنفاق ضيقة تسقط من خلالها الكرات الصغيرة بعشوائية، تذهب يمنة أو يسرة، أو يسرة، إلخ. |
| Örneğin, sıkı, sert ve kararlı çeneli insanlar görürsünüz. | Open Subtitles | على سبيل المثال، لديك اشخاص الذين افواههم ضيقة ومغلقة بصعوبة |
| Bu tarz kıyafetleri bu kadar sıkı giyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تقومى بأرتداء هذه الاشياء وهى ضيقة |
| Bu ipler çok sıkı. Ellerimi çözebilir misiniz? | Open Subtitles | أتعرف, هذه الحبال ضيقة, هل يمكنك أن تحل وثاق يديّ فقط |
| Cildi o kadar sıkı ki ona nasıl bakabiliyorsun anlamıyorum. | Open Subtitles | بشرتها ضيقة , أنا لا أعرف حتي كيف يمكنك النظر إليها |
| Efendim, yeni sipariş ettiğiniz ucuz steteskopların rahatsızlık verici derecede sıkı olduğu konusunda şikâyetler alıyoruz. | Open Subtitles | سيدي ، وصلتنا بعض الشكاوي تقول أن السماعات ذات السعر المخفض التي طلبتها ضيقة بشكل غير مريح |
| Bu giydiğin donlar çok sıkı tutuyor. | Open Subtitles | هذه السراويل الصغيرة التي ترتديها ضيقة جدا |
| Nasıl dolaşmak istediğinizi biliyorum. sıkı olmasını istiyorsunuz. | Open Subtitles | أعرف بأنك تحبين أن تبقي تطعجات شعرك ضيقة |
| Boşluk çok küçük ve görün diye onu yok ediyorum. | TED | الفجوة ضيقة جدا , و أنا ضخمتها لتقدروا على رؤيتها |
| Ve Kızıl Deniz boyunca küçük bir ılıman bölge oluşturuyor. | Open Subtitles | وتكون منطقة معتدلة ضيقة على طول شاطئ البحر الاحمر هنا |
| Yiyeceğinizin ortaya çıkması için eğer gelgite bel bağladıysanız, ...çok sıkışık bir programla çalışmanız gerekir. | Open Subtitles | إن كنت تُعوّل على الجزر لكشف طعامك، يجدر بك العمل في جداول زمنية ضيقة. |
| Terliyorum, yakam çok dar ve ayakkabılar sıkıyor. | Open Subtitles | ماهو شعورك انا اتعرق و الربطة ضيقة للقاية |
| Bunlar büyük filmler Fink, tayt giyen iri yarı adamlarla ilgili. | Open Subtitles | تلك أفلام ناحجة يا "فينك"، عن رجال ضخام، في ملابس ضيقة! |
| Hiç bu kadar dar bir elbise giymezdik. Bu çok dar. | Open Subtitles | كما تعلمين,لم نرتد أبداً بذلات ضيقة كهذه رغم ذلك,هذه ضيقة حقاً. |
| Her gün evden daracık kıyafetlerle çıkarken herkesin sana taptığını bilmek istemez misin? | Open Subtitles | ألاّ تريدين أن تخرجي كل يوم بملابس ضيقة وتعلمين بأن الكل يحبك ؟ |
| Gözlerini sımsıkı kapatırsan baban sana bir hikaye anlatacak. | Open Subtitles | إذا كنت تغمض عينيك ضيقة الأب سوف اقول لكم قصة. |
| Bir iş arkadaşı ödünç vermişti. Omuzları dardı. | Open Subtitles | صديق يعمل في المصنع أعارها اياه لقد كانت ضيقة على الأكتاف |
| Kelepçeler sıktı mı? | Open Subtitles | هل الأغلال ضيقة جداً؟ |
| Bacayı dener, ama çok dardır. | Open Subtitles | يحاول الخروج من المدخنة ولكنها ضيقة جداً |
| Pekala, hafif yüzü kızarmıştı ve elbisesi biraz sıkıydı ama hiçbiri önemli değildi. | Open Subtitles | حسناً، كان قليلاً أحمر الوجه وبدلتهُ كانت ضيقة قليلاً لكن أياً من ذلك لم يهُم |