| Birkaç tencere alıp koştuk ve Mutfak masasının altına saklandık. | Open Subtitles | فأخذنا مجموعة من القدور و إتجهنا للإختباء تحت طاولة المطبخ | 
| Sonra tekrar onları içeri almış ve Mutfak masasının etrafına oturtmuş ve bir komşusu uğramadan önce yemek yemiş. | Open Subtitles | بعدها أحضرتهم إلى داخل المنزل وقامت بوضعهم حول طاولة المطبخ وتناولتهم كوجبة قبل أن يعرج عليها جارها | 
| Peki ya hastane yerine mutfak masasında olsanız ve sana cidden mutsuz olduklarını söyleseler? | TED | ماذا لو أنه وبدلاً من المشفى، كانوا جالسين إلى طاولة المطبخ لديك وأخبروك أنّهم يعانون حقاً من الاكتئاب؟ | 
| mutfak masasında oturup polimerlerden bahsediyorduk. | Open Subtitles | كنّا نجلس على طاولة المطبخ نتكلّم عن البوليمير الحراري | 
| Mutfak masasının üstünde, bıraktığın yerde! | Open Subtitles | إنها فوق طاولة المطبخ في المكان الذي تركتها فيه | 
| Tek yaptığım o motoru neden Mutfak masasının üstüne parçalara ayırdığını sormaktı. | Open Subtitles | كُل ما فعلتهُ كان سؤالي له لماذا كان عليه أن يُفكك هذا المُحرك على طاولة المطبخ ؟ | 
| Tek yaptığım o motoru neden Mutfak masasının üstüne parçalara ayırdığını sormaktı. | Open Subtitles | كُل ما فعلتهُ كان سؤالي له لماذا كان عليه أن يُفكك هذا المُحرك على طاولة المطبخ ؟ | 
| Mutfak masasının üstünde yedek anahtar var. | Open Subtitles | هناك مفتاح الغيار على طاولة المطبخ. | 
| Mutfak masasının üstünde bununla ilgili deliller bulmuşlardı. | Open Subtitles | لقد وجدوا آثار الوجبة على طاولة المطبخ | 
| Mutfak masasının üstüne koymuştum. | Open Subtitles | المُفترض أن تكون على طاولة المطبخ. | 
| Daha çok mutfak masasında kızlarla dedikodu yapıp çikolataları yerken oynarım. | Open Subtitles | أنا أقرب لتجمعات طاولة المطبخ بعض النميمة مع صديقاتي وأفوز بكافة حلوى إم أند إم | 
| Geceler boyunca o mutfak masasında oturup stratejiler ürettin. | Open Subtitles | أنتَ جلستِ على طاولة المطبخ, تخططين كل تلك الليالى. | 
| Ha beğenmiyorsanız mutfak masasında işi görebilecek kıçı kırık bir fahişe bulun. | Open Subtitles | لن تمانع المضاجعة على طاولة المطبخ لم تقصد الأمر على هذا النحو ماما | 
| mutfak masası, mutfak masasıdır. | Open Subtitles | طاولة المطبخ ليست كراكيب طاولة المطبخ هي طاولة مطبخ | 
| Onun reçete koymak mutfak tezgahı üzerinde . | Open Subtitles | لقد وضعت البطاقة خاصته على طاولة المطبخ | 
| Aynen. mutfak tezgâhında. | Open Subtitles | نعم على طاولة المطبخ | 
| mutfak tezgahının üzerindeydi. | Open Subtitles | لأنها كانت على طاولة المطبخ اللعينة | 
| Gizli görevdeki ajanlar gelip mutfaktaki masada kan kaybediyor. | Open Subtitles | عملاء سريين يأتون ينزفوا علي طاولة المطبخ | 
| İşten eve döndüğümde, cüzdanı ve cep telefonu, mutfak masasındaydı. | Open Subtitles | عندما عدت من العمل، محفظته وهاتفه المحمول كانوا على طاولة المطبخ | 
| Bak tezgahın üzerinde ne buldum. Çok güzel. | Open Subtitles | انظري ما وجدت على طاولة المطبخ إنها جميلة | 
| - Nadiren hata yaptığımızda ya da en azından mutfak masasını tamir ettirmek için bir köşede paramız olmalıydı. | Open Subtitles | حتى يمكننا ان نخطئ بين الحين و الأخر او على الاقل إصلاح طاولة المطبخ | 
| Anne, mutfak tezgahına kimin çıktığını biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف من كان على طاولة المطبخ | 
| Hey. Hey. Dinle, belgeleri mutfak masasına bırakmıştım. | Open Subtitles | أصغي لقد تركت ورقة العمل على طاولة المطبخ |