| Başın sağ olsun baban öyle şerefsizmiş ki tek çıkış yolu intihardı? | Open Subtitles | نأسف لان والدك كان فاسد وان طريقه للخروج كان فقط بقتل نفسه؟ |
| çıkış yolu yok. Tüm çıkışlar kapatıldı. | Open Subtitles | لا توجد طريقه للخروج من المبنى، فهو في حالة الإغلاق التامّ. |
| Artık bir çıkış yolu bulma sırası bende. | Open Subtitles | لقد حان الوقت لأجد طريقه للخروج بنفسى |
| Tuvalete giderken, Howie tuvaletten çıkıyordu. | Open Subtitles | وتوجهت إلى الحمام، و ومررت هوى في طريقه للخروج. |
| Buradan çıkmanın yolunu bulana kadar zehir beni öldürür zaten. | Open Subtitles | السم سوف يقتلني قبل ان نجد طريقه للخروج من هنا |
| Belki bir çıkış yolu vardır. | Open Subtitles | ربما هنالك طريقه للخروج من المشكله |
| Buradan bir çıkış yolu vardır. Olmak zorunda. | Open Subtitles | لابد من وجود طريقه للخروج من هنا |
| Bu sırada, bir hayli gerilerde, Kaptan yön bulucu, nihayet Lucca'dan bir çıkış yolu bulmuş. | Open Subtitles | في هذه الأثناء وبعيداً جدا عنا (الكابتن البطيء قد وجد طريقه للخروج من (لوكا |
| çıkış yolu üzerinde.. | Open Subtitles | و أثناء طريقه للخروج... |
| Bunun açma düğmesi nerede? Gerçekten dışarı çıkıyordu. | Open Subtitles | إنه حقاً في طريقه للخروج - ليس لدي مشكلة، طالما أنه لا يضايقك - |
| Hayır, çıkıyordu. | Open Subtitles | لا، وقال انه كان في طريقه للخروج. |
| Birbirimize bağlanacak ve çıkmanın yolunu bulacağız. | Open Subtitles | علينا ان نتماسك وسنجد طريقه للخروج من هنا |