| Bakın, kendim koltuğu kullandığım zaman geliştirdiğim programda düzenlemeler yaptım. | Open Subtitles | أنظر أنا قمت بتحسينات للبرنامج الذى طورته حين إستخدمت المقعد |
| Security Concepts'in yedek almaşığı olarak geliştirdiğim program? | Open Subtitles | والذي طورته بنفسي في قسم مفهوم الأمن كخطة للطوارئ ضد أشياء من هذا القبيل |
| Böyle durum için geliştirdiğim bir Robocop programım var efendim. | Open Subtitles | والذي طورته بنفسي في قسم مفهوم الأمن كخطة للطوارئ ضد أشياء من هذا القبيل |
| Bizim için geliştirdiğin biyolojik silah, kişisel kullanıma yönelik değildi. | Open Subtitles | السلاح البيولوجي الذي طورته من أجلنا لم يكن من أجل إستخداماتك الشخصية |
| Son geliştirdiğin Manyetik uyarım kafa cihazını kullanırsak... | Open Subtitles | أنا أعتقد إذا استعمالنا جهاز فحص الجمجمة الذي طورته مؤخرا |
| NASA tarafından geliştirilen yeni bir yüz tanıma sistemi denemekteyiz. | Open Subtitles | إنّنا نجرّب نظام تمييز الوجوه الجديد هذا الذي طورته وكالة الفضاء الأمريكيّة. |
| O benim lisede kızları tavlarken geliştirdiğim bir taktik. | Open Subtitles | إنه تكتيك طورته في المدرسة الثانوية لأحصل على الفتيات |
| - Yıllardır geliştirdiğim ufak bir zihinsel bir yöntem. Düşüncelerimi susturabiliyorum. | Open Subtitles | وهذا النظام الطبي قد طورته خلال السنوات الماضية |
| Aslında belkide basit bir yaşam sisteminin ne olabileceğini sıralamak için geliştirdiğim kavramların kullanımı olmalıdır.'' | TED | في الواقع رُبما استفاد من المفهوم الذي طورته فقط من اجل الوصول لربما ، ماهية نظام الحياة البسيط." |
| geliştirdiğim bir aşı yüzünden insanlar öldü. | Open Subtitles | اللقاح الذي طورته قتل الناس |
| NASA tarafından geliştirilen yeni bir yüz tanıma sistemi denemekteyiz. | Open Subtitles | إنّنا نجرّب نظام تمييز الوجوه الجديد هذا الذي طورته وكالة الفضاء الأمريكيّة. |
| Keltium. ABD Hükümeti tarafından nükleer patlamaları savuşturmak için geliştirilen patentli bir alaşım. | Open Subtitles | الكالتيوم، إنه خليط معادن خاص طورته الحكومة الأمريكية |