| Böyle bir deneye bir insanın gönüllü olmasını nasıl sağladığımızı merak ediyorsundur. | Open Subtitles | أنت تتساء كيف يمكننا أن نجعل أي شخص يوافق طوعياً على مثل هذه التجربة |
| Yaralı memurların ve Diane Wittlesey'in bırakılmasını görüşmek için Em City'e gönüllü olarak girdin. | Open Subtitles | ذهبتَ طوعياً إلى مدينة الزُمُرُد لتُفاوضَ إطلاقَ سَراح الضُباط المُصابين و ديان ويتلسي |
| Ama en sonunda terapiye gitmek benim kararımdı, onların değil,gönüllü istedim. | Open Subtitles | لكن في النهاية المعالج كان خياري ليس خيارهم, بل خياري كان قراراً طوعياً |
| Bütün çalışanlar gönüllü olarak vermeyi kabul etmiş. | Open Subtitles | تبعاً لما يقوله الجميع الموظفين يمتثلون طوعياً |
| Eğer kendi isteğimle dönmezsem şüpheli görünecektir. | Open Subtitles | وإذا لم أذهب أليهم طوعياً, قد أثـُـير عندهم الريبة والشك |
| Bölgenin gönüllü tahliyesini iki saat önce istedik. | Open Subtitles | لقد طلبنا إخلاء المنطقة طوعياً |
| Bu kesinlikle gönüllü olarak verdiğim bir karar değildi. | Open Subtitles | لم يكن الإختيار طوعياً تماماً |
| Ve benimle gönüllü olarak gelmek istediğinden şüpheliyim. | Open Subtitles | وأشك بأنك ستأتي معي طوعياً |
| Pek de gönüllü vermedim o bilgileri. | Open Subtitles | لم يكن حقاً أمراً طوعياً |
| Ama burada bu işi için gönüllü biri.. | Open Subtitles | لكن يجب ان يكون طوعياً |
| Gidelim, bu gönüllü değil taşıyabileceklerinizi alın - (C) alın (C) - | Open Subtitles | لنذهب, هذا ليس أمراً طوعياً احملوا ما تستطيعون حمله - (جيم) خذ (جيم) - |
| Buraya kendi isteğimle geldim. | Open Subtitles | لقد اتيت طوعياً |