| Şimdi oldu işte, çünkü bir anlığına sorunumuz var sanmıştım. | Open Subtitles | هذا جيد لأنني ظننت بأنه لدينا لدينا مشكلة لدقيقة هناك. |
| Onu da sürekli porno izleyen diğer erkeklerden, birisi gibi sanmıştım. | Open Subtitles | لقد ظننت بأنه من الشبان المستقيمين الذي يشاهدون الأفلام الإباحية كثيراً. |
| Hepsi bu, buraya gelince şu küçük antropolog numaranı çekersin sandım. | Open Subtitles | هذا كل شيء, لذا ظننت بأنه علينا القدوم إلى هنا و أنتِ تقومين بأشياءك التخصصية المعروفة؟ |
| Başlarda Avrupalılar sandım, | Open Subtitles | في باديء الأمر، ظننت بأنه قد يكون أحد الأوربيين |
| Belki verir, verirmeye devam edersem yola gelirsin diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت بأنه ربما إذا أعطيت وأعطيت وأعطيت ربما ستغير رأيك |
| Orada öylece dikilmenin aptalca olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | لقد ظننت بأنه من الغباء مجرد الوقوف عند الباب |
| Sende bunlardan 12-13 tane olabileceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت بأنه بحوزتك حوالي 12 او 13 اخرى منها |
| Ben bazı pratik çekimler olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت بأنه يتوجب علي التدرب بإلتقاط بعض الصور |
| Çok endişelendim. - Size zarar vereceğini sanmıştım. | Open Subtitles | لقد كنت قلقة جداً ، لقد ظننت بأنه سيقوم بإيذائك |
| Önceleri iş stresinden kaynaklanıyor sanmıştım. | Open Subtitles | في باديء الأمر، ظننت بأنه كان مجرد ضغط العمل والإجهاد |
| Ben dışarıda duş almak isteyen insanlar için sanmıştım. | Open Subtitles | ظننت بأنه كان إعلاناً للناس الذين يستحموا في الهواء الطلق , ولكن |
| Atabilirim sanmıştım ama aklımdan çıkaramıyorum işte. | Open Subtitles | ظننت بأنه يمكنني النسيان ولكن لم أستطع أن أنسى ما حدث بهذه السهولة |
| İşte sana bir şey oldu sanmıştım. | Open Subtitles | ظننت بأنه حدث لكِ شيئاً في العمل |
| İşte sana bir şey oldu sanmıştım. | Open Subtitles | ظننت بأنه حدث لكِ شيئاً في العمل |
| Yapamam. Yapabilirim sandım. İstedim. | Open Subtitles | لا أستطيع لقد ظننت بأنه يجب أن يكون لكن لن يحدث هذا |
| Satabilirim sandım ama satamadım. | Open Subtitles | لقد أعدت شرائهم كلهم وأرجعتهم إلي هنا , حسناً ؟ لقد ظننت بأنه كان يمكنني بيعهم, ولكنني لم أستطع |
| Şimdi, yapımcıların seçkin polis timi Five-O'yla program yapacağımı söylediklerinde bar kavgasına gidip hırsız falan yakalayacağımızı sandım. | Open Subtitles | عندما اقترح منتجيّ أن أذهب في جولة مع شرطة فايف أو للمهمات ظننت بأنه سيكون مثل فك قتالات في الحانات |
| - Oh ve senin için oraya başka birşey daha bıraktım. - Tekrar kullanabilirsin diye düşündüm. | Open Subtitles | وقد تركت شيئاً آخراً لك هناك ظننت بأنه يمكنك استخدامها مجدداً |
| Ben de biraz kendimden uzaklaşırım, farklı bir bakış açısı kazanıp neyin gerçek olduğuna odaklanabilirim diye düşündüm ve bir de baktım ölmüşüm. | Open Subtitles | لذلك ظننت بأنه يجب أن أخرج عن النطاق الطبيعي و أصبح موضوعية و أركِّز على ما هو حقيقي و فجأة, أنا ميتة |
| 20 yılın sonunda en azından sana doğru şeyi yapma şansını verebilirim diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت بأنه و بعد مرور 20 سنة، بأن بإمكاني أن أعطيك الفرصة لتفعل ما هو صحيح. |
| Onun beni korumak için orda olduğunu düşündüm ama o bana durmamı söyledi. | Open Subtitles | ظننت بأنه كان هناك ليحميني و لكنه طلب مني أن أتوقف |
| Herhalde bir şeyleri düzeltmek için geç olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | حسنا, أعتقد بأنني ظننت بأنه سوف يكون لدي وقت لأصلاح الأمور أعتقد بأنني مختطئ |
| Evlenmeden önce müziği bırakmasının önemli olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت بأنه أمر مهم أن يفعل مايشاء ـ قبل أن نتزوج ـ أبقيتي على إتصال |
| Tuhaf bir uzaylı eli olduğunu sanıyordum onun. | Open Subtitles | لقد ظننت بأنه مجرد أمر فضائي مخيف |