Otuz yıldır, yüksek dozda vitaminlerin bir kanser hastasının hayat kalitesini fazlasıyla yükselttiğini ve ömrünü fazlasıyla uzattığını gördüm. | Open Subtitles | عاينت لـ 30 عام كيف أن الجرعات العالية من الفيتامينات تُحسِّن بشكلٍ هائل من نوعية حياة مريض السرطان و تُحسِّن بشكلٍ هائل لمدّة حياة مريض السرطان. |
Sadece binayı gördüm. | Open Subtitles | لقد عاينت المسألة |
Daireyi gördüm. | Open Subtitles | لقد عاينت الشقة. |
Brown'a gittim ve bayağı çılgın şeyler gördüm ama Darren senden böyle bir şey beklemezdim. | Open Subtitles | كنت أدرس في (براون)، عاينت حماقات لآ مثيل لها، لكن، (دارين)، بصراحة، لم أتوقّع هذا منك |
Geçen Sevgililer günü, erkek arkadaşım Drew'in anne/anneannesinin öldüğünü gördüm. | Open Subtitles | {\pos(192,250)}عاينت موت أمّ جدّة حبيبي (درو) |
- Geldim, gördüm, yendim! | Open Subtitles | -جئت، عاينت وانتصرت |
Don Geiss'in zaman çizelgesini gördüm ve sen haklısın. | Open Subtitles | عاينت جدول أعمال (غايس)، وأنت محقة |
Şimdi burada bir şey ilginç. Bu, Dünya'da gördüğüm her kumdan çok daha farklı görünmekte ve ben Dünya'da çok kum gördüm. İnanın bana. (Kahkahalar) Ortadaki bu deliğe bakın. Bu deliğe aya çarpan bir mikro meteorit neden olmuştur. | TED | الآن، هناك شيء مثير للاهتمام هنا. هذا يبدو مختلفاً جداً عن أي رمل على الأرض قد رأيته من قبل، وقد عاينت الكثير من الرمال على الأرض، صدقوني. (ضحك) انظروا إلى هذا الثقب في الوسط. تلك الحفرة كان سببها نيزك دقيق ضرب القمر. |