| Ve yıllar sonra eline o hatayı düzeltme olanağı geçti ve önünde tek engel inançlar. | Open Subtitles | وبعد عدة سنين تنالي فرصة تصحيح هذا الخطأ والشيء الوحيد الذي يقف حجر عثرة في طريقك هو الإدانة بما قمتِ به |
| İşlerinize engel olduğunu düşündünüz, benim için yaptığınız planları bozduğunu... | Open Subtitles | قد رأيتها كحجرة عثرة في طريق، المخطط الذي تسطره لي ، لهذا قتلتها؟ |
| Bu sana bir engel olmamalı. | Open Subtitles | لا يجب أن يكون ذلك عثرة في طريقك |
| Yani bir düşün. Hayatta ne zaman bir tümsek olsa hemen tepki gösteriyorsun. | Open Subtitles | فكّر بالأمر، ففي كلّ عثرة تعترض طريقنا تُبدي جنون الفعل. |
| Muhteşemliğe giden yolda ufak bir tümsek. | Open Subtitles | مجرد عثرة صغيرة في طريقنا نحو المجد |
| "Olmuş olan hafıza ve rüyaların yolunda kaybolma". | Open Subtitles | " لا تفسد كل أحلامه و تكون عثرة بطريقه " |
| çünkü yumru şişliğe dönüşebilir ve şişlik ise seni öldürebilir. | Open Subtitles | لأن عثرة يمكن أن تتحول إلى كتلة وكتلة يمكن ان يقتلك. |
| Bay Richie, karşına çıkan ilk engelde pes edip gerisin geri kendi küçük Van Nuys âlemine gidiyor. | Open Subtitles | أول عثرة صغيرة في الطريق والسيد (ريتشي) استسلم وعاد الى بلدته الصغيرة |
| Benim hareketlerimin size engel olmasına izin vermeyin. | Open Subtitles | لا داعي لأكون حَجر عثرة في طريقكم |
| Ve ailenin geri kalanı da yolun üzerindeki engel. | Open Subtitles | و بقية العائلة كانت عثرة بالطريق |
| Geleneksel bir engel sadece. | Open Subtitles | مجرّد حجر عثرة تقليدي. |
| 51. İtfaiye İstasyonu'nun müdür olmasına engel olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | يعتقد أن هذا المكان حجر عثرة |
| - Karşımıza ufacık bir engel çıktı sadece. | Open Subtitles | إنها مجرد عثرة على الطريق |
| solda bir tümsek var. | Open Subtitles | هناك عثرة على اليسار |
| "Olmuş olan hafıza ve rüyaların yolunda kaybolma". | Open Subtitles | " لا تفسد كل أحلامه و تكون عثرة بطريقه " |
| "Olmuş olan hafıza ve rüyaların yolunda kaybolma". | Open Subtitles | " لا تفسد كل أحلامه و تكون عثرة بطريقه " |
| Gezegenler kafanda şişlik yaratmak için sıraya girmediler. | Open Subtitles | والكواكب لم تتحاذى لكي تعطيك عثرة على الرأس |
| Omzundan vurulmuş ve kafasında şişlik var ama iyi. | Open Subtitles | أُصيب في الكتف و عثرة في رأسه ، لكنه بخير |
| Cassandra, önünüze çıkan her engelde bana koşamazsınız kendinizi korumayı öğrenmeniz gerek. | Open Subtitles | يا (كاساندرا)، لا يصحُّ أن تبغشوا إليَّ كلما تواجهوا عثرة. ينبغي أن تنبروا أمام عثراتكم. |