| Bu iki canlandırmanın aynı anda oluşmasıyla, tuhaf şekilde Birçok Empresyonistin çalışmasında ışık titreşiyor ve saçılıyor gibi görünür. | TED | مع حصول هذين التأويلين في الآن نفسه، يبدو الضوء في عديد من اللوحات الانطباعية وكأنه ينبض ويومض ويشع بغرابة. |
| Hanna Reitsch savaştan sağ kurtuldu ve Birçok uçuş rekoru kırdı. | Open Subtitles | نجت حنّا ريتش من الحرب وحطّمت عديد من الأرقام القياسية للطيران |
| İyi görünümlü bir adamdı ve cemaatteki Pek çok kız onunla seve seve çıkmak isterdi ancak o tip taraklarda pek bezi yoktu. | Open Subtitles | فهو رجل وسيم وهناك عديد من الفتيات لرغبوا في الخروج معه |
| Bir sürü zor tarafı var, mutlu edilmesi gereken Pek çok insan var, ...ama bence fırtınayı atlattık. | Open Subtitles | انها عديد من الأجزاء المتحركة, عديد من الناس لتبقيهم سعداء, لكن اعتقد اننا تخطينا العاصفة. |
| Bu konuda yapılmış Bir sürü araştırma var. | TED | توجد عديد من البحوث الجيدة حول هذا الأمر. |
| İnsan o kadar çok hikaye anlatırsa kendisi hikaye olur. | Open Subtitles | يخبر الرجل قصصه عديد من الأوقات حتي يصبح هو القصص |
| Belki de kendi gibi çok vardır, bilemiyoruz. | Open Subtitles | ربما واحدٌ من عديد من جنسه لا نعرف |
| Hanna Reitsch savaştan sağ kurtuldu ve Birçok uçuş rekoru kıracaktı. | Open Subtitles | نجت حنّا ريتش من الحرب وحطّمت عديد من الأرقام القياسية للطيران |
| Birçok esnaf ve genel olarak Birçok erkek, tam olarak nereye gideceğini ve yardım alacağını bilmiyor. | TED | عديد من الحرفيين، وكثير من العوام، لا يعرفون بالضرورة كيف يطلبون المساعدة. |
| Araba kazasından, Sandy kasırgasına kadar Birçok olayla karşılaştım. | TED | كنت اول المجيبين في عديد من الحوادث تتراوح من حوادث السيارات الي العواصف الرملية |
| Birçok türde, ters bir şekilde testesteron bağışıklık sistemini de baskılar. | TED | في عديد من الأجناس على أي حال، التستوستيرون يقوم بقمع الجهاز المناعي. |
| Onların hepsiyle Birçok gece sürü götürdük. | Open Subtitles | قدت القطيع معهم جميعا في عديد من الليالي |
| Şimdi yaptığın şey aslında Birçok ülkede suçtur. | Open Subtitles | ما فعلته يعتبر غير قانونيا فى عديد من الدول |
| Diğer Pek çok memelinin aksine bu tilki türü dikkat çekecek ölçüde Antarktika hariç her kıtada bulunur. | Open Subtitles | وخلاف عديد من الثديات الآخرى بل بشكل ملحوظ أعضاء هذه الفصيلة من الثعالب متواجدة بكل قارة |
| Dünyanın Pek çok yerinde çocukları "doğru" ellerini kullanmaya zorlamak hala yaygın bir uygulama. | TED | وفي عديد من أنحاء العالم، لا زال هناك ممارسات شائعة لإجبار الأطفال على استخدام يدهم "الصحيحة". |
| İman yolundaki Pek çok kahraman başarısızlıklarına sebat etmeyi bilmiştir. | Open Subtitles | عانى عديد من أبطال الدين من الإخفاق |
| " Pek çok kişinin canını alan yangınla..." | Open Subtitles | أهداء إلى الرجال الجيدون الذين واجهوا* *النار لإنقاذ عديد من الأرواح في عام بعد الميلاد |
| Bir sürü eğlenceli şey olacak. | Open Subtitles | هناك عديد من الاشياء الممتعه ستحضر بعد قليل |
| Makine Bir sürü uçakta, ölüler belirledi. | Open Subtitles | الألة قد اشأرت لحالات وفاة علي عديد من الخطوط الجوية |
| İnsan o kadar çok hikaye anlatırsa kendisi hikaye olur. | Open Subtitles | تلك كانت نكتة أبّي الاخيرة كما اعتقد يخبر الرجل قصصه عديد من الأوقات حتي يصبح هو القصص |
| Belki de kendi gibi çok vardır, bilemiyoruz. | Open Subtitles | ربما واحدٌ من عديد من جنسه لا نعرف |