| Tıpkı, azgın bir ayının pençesinden... kaçan güzel bir bakire gibi... ve bekaretini koruması için Bill Clinton'a koşuyor. | Open Subtitles | هي مثل عذراء جميلة تهرب من أنياب دبّ داعر وتركض إلى بيل كلنتن لإنقاذ عذريتها |
| Ve Samantha böylece bekaretini Smith'e verdi. | Open Subtitles | وهذه هي الطريقة التي خسر سامانثا عذريتها لسميث. |
| bekaretini büyük olasılıkla İkinci Dünya Savaşı'nda kaybetmiş bir kadınla niçin çıkıyorsun? | Open Subtitles | لمَ تواعد إمرأة قامت بفقد عذريتها في الحرب العالمية الثانية؟ |
| Asher Hornsby, Küçük J.'nin bekâretini ona sunacağına kulak misafiri olmuş. | Open Subtitles | آشر هورنسبي يتفاخر بنفسه والصغيرة جي تمرر بطاقة عذريتها لإجله |
| Yani, bakireliğini korumak için kalorifere kelepçelenmesi pek işe yaramamış. | Open Subtitles | أي أن محاولتها لحماية عذريتها وهي مقيدة اليدين لم تنجح |
| Eğer Sao bekaretini kaybederse özür dilemesinin bir anlamı kalmaz, Sing de asla güçlerini geri kazanamaz. | Open Subtitles | اذا فقدت ساو عذريتها لا يهم عدد المرات التي سوف تعتذر بها الى سينج |
| Şarkı bekaretini bir kilisenin yanında kaybeden bir kızı anlatıyor ve dahası son 20 dakikadır durmadan söylüyor! | Open Subtitles | تغني أغنية عن فقدان عذريتها بجانب قميصه,واحزري ماذا؟ إنها تغني منذ عشرين دقيقة |
| bekaretini almadan önce bir yemeğe çıkarsaydın bari. | Open Subtitles | حسناً, يمكنك على الأقل أن تصنع شريط مزيج قبل أن تأخذ عذريتها |
| bekaretini alma onuruna erişeceksin. | Open Subtitles | ستحظى بشرف تخليصها من عذريتها لتجعلها أمرأة |
| O hâlde bekaretini bir eşcinsele kaptırdığını düşünüyor olmalı. | Open Subtitles | اعتقد انها تعتقد انها فقدت عذريتها مع رجل شاذ إذاً |
| - Ciddiyim. Arkadaşlarım arasında bekaretini en son kaybeden bendim. | Open Subtitles | أنا جادة، كنت آخر من فقدت عذريتها بين صديقاتي |
| Bir kızın bekaretini birden fazla adamla kaybetmesi mümkün mü? | Open Subtitles | هل يمكن لفتاة أن تفقد عذريتها لأكثر من شخص؟ |
| Yaz kampında bekaretini bozduğun kız. | Open Subtitles | الفتاة التي فقدت عذريتها له في المخيم الصيفي |
| Su parkının yakınlarıda yumruk yumruğa kavgalara girerdi ve su yatağında bir olta satıcısına bekaretini kaybetmişti. | Open Subtitles | إعتادت أن تدخل في معارك اللكمات في المنتزهات المائية و فقدت عذريتها مع بائع طعم على سرير مائي |
| Bütün dünyaya onun bekaretini kaybettiğini anlattın! | Open Subtitles | لقد أخبرت الجميع عنها .. أنها فقدت عذريتها |
| Mesela bu, bekaretini 16 yaşındayken Staten Adası feribotunun banyosunda izindeki bir denizciye kaybetmiş. | Open Subtitles | فقدت عذريتها في الـ16 في حمام معدية جزيرة ستاتن مع بحار الي جزيرة ليبرتي |
| Buna bekâretini vermek de dahil. | Open Subtitles | أيّ شيء من أجله بما في ذلّك إعطاءُه عذريتها |
| bekâretini ona vermesi için zorladığını söylüyorlar. | Open Subtitles | الإشاعة تقول أنه يضغط عليها ليأخد عذريتها منها. |
| O gece araç bekâretini kaybetmeyen bir ben kalmıştım. | Open Subtitles | لقد كنتُ تقريباً الوحيدة التي لم تفقد عذريتها تلك الليلة. |
| bakireliğini korumak için kalorifere kelepçelenen bir kız. | Open Subtitles | فتاة مقيدة الى المدفأة للحفاظ على عذريتها. |
| Fakat bakire olduğunu duyduğumda fazladan yardıma ihtiyacı olduğunu anladım. | Open Subtitles | لكن لحظة سماعي عن عذريتها علمت أنها تحتاج مساعدةً إضافية |
| Şüphelilerden biri bekareti konusunda çocuğu kandırmış olabilir. | Open Subtitles | أحد المشتبهين لديّ ربما تكون استخدمت عذريتها لتتلاعب بشخص ما |