Sözlü ironi ise, bir şey söylerken aslında bunun tam tersini kastetmektir. | TED | المفارقة اللفظية هي عندما يقول شخص شيئا ، ولكنه بالحقيقة يقصد عكسه. |
Bir kıza bir şey yaptırmak için tam tersini söylemen gerektiğini öğrenmem yıllar aldı. | Open Subtitles | استلزمني الأمر سنوات لأدرك أنه إن أدرت من فتاة أن تفعل شيئاً أطلب منها أن تفعل عكسه |
Yani, ne yapman gerektiğini düşünüyorsan tam tersini yap. | Open Subtitles | وعليه مهما كان الذي تظنه لزاماً عليك فعله قم بفعل عكسه |
Her şey tam tersi olacak. Burnumuzu aşağı vermen gerek. | Open Subtitles | كل شئ سيكون عكسه لذا تأكد أن تكون الأنف بالأسفل |
Mantığı kullanamazsın. tam tersini yapmalısın. | Open Subtitles | لا يمكنك استخدام المنطق بل عليك استخدام ما هو عكسه |
Olduğunu söylüyorsun ama iş ispat etmeye geldiğinde... birşeyi söyleyip sonra tam tersini yapıyorsun. | Open Subtitles | .أو لإثبات هذا تقول شيئاً و تفعل عكسه |
Ve eğer ona bir şeyi yapmasını söylersen tam tersini yapacaktır. | Open Subtitles | واذا اخبرتها بان تفعل شىء ستفعل عكسه |
Ona bir şey yapmasını söyleriz, gider tam tersini yapar. | Open Subtitles | كنا نطلب منها فعل شيء. فتفعل عكسه. |
Bu meydan okumaya olan istekliliğim, Katelyn'in gözümün içine bakarak "Bayan Val bilmenizi isterim ki bana yapmamı söylediğiniz hey şeyin tam tersini yapıyorum." dediği gün kararlılığa dönüştü. | TED | تحول حماسي لهذا التحدي إلى إصرار عندما نظرت كاتلين بعيني ذات يوم وقالت: "آنسة فال، أريدك أن تعرفي، أن كل شيء ستطلبينه مني سأفعل عكسه." |
Sizin olacağını düşündüğünüz şeyin... inanın bana, onun tam tersi olacak... tamam mı? | Open Subtitles | أياً كان ما تعتقدون أنّه سيحدث فأنا أقول لكم عكسه تماماً سيحدث |
Sahip olduğumuz şey bunun tam tersi. | TED | ما لدينا هنا هو عكسه. |
Nezamanbirşey düşünsem, tam tersi oluyor. | Open Subtitles | -بالتأكيد -كلما أفكر بشئ يحدث عكسه |