| Kordonun dışında bir tehlike yok, ve açıkçası, aksini iddia etmek canice olur. | Open Subtitles | لا يوجد خطر خارج الحاجز الوقائيّ، وفي الحقيقة، إنّها لجريمة بالإحياء عكس ذلك. |
| Kişilik kuramcısı Silvan Tomkins aksini iddia eden çok az insandan biriydi. | TED | المنظر سيلفان تومكنز كان واحداً من قلة يصرّون على عكس ذلك. |
| - Kendin söyledin, intihardı. - Dedim çünkü aksini ispatlayamıyorum. | Open Subtitles | ـ لقد قلت بنفسك ، إنه إنتحار ـ فقط لأنني لا أستطيع إثبات عكس ذلك |
| Bu seferler daha kolay olacak sanıyor insan ama tersi oluyor. | Open Subtitles | تحسب أن هذه رحلات ستكون سّهلة، لكن يتضح إنها عكس ذلك. |
| Pekala, ben aksine bir kanıt görmedim. | Open Subtitles | حسنا فأنا لم أرى شيئا يثبت عكس ذلك لغاية الآن |
| Ve kesinlikle o gecenin sabahı olmayan, tamamen farklı bir buluşmalarından sonra... | Open Subtitles | وعلى عكس ذلك الموعد تماماً ذلك بالتأكيد ما كان في الصباح التالي |
| Tam aksini gösteren hatırı sayılır kanıtlar olmasına rağmen gerçekten aklım başımda olduğumu sanıyorum. | Open Subtitles | إننى حقاً أعتقد أننى عاقلة بالرغم من أدلة كثيرة تثبت عكس ذلك |
| aksini ispatlamaya kalkışmak boşunadır, çünkü doğru değildir. | Open Subtitles | و أي محاولة لإثبات عكس ذلك تعتبر عديمة الجدوى لأن هذا غير صحيح |
| Bunun aksini ispat edemedikçe bir sorunumuz var demektir. | Open Subtitles | نحن على علاقة وثيقة جدا إلا إذا كنت تستطيع أن تثبت عكس ذلك |
| Sana da aksini söyleyen herhangi bir adam ya yalan söylüyodur ya da seks yapmıştır. | Open Subtitles | واي شاب يقول لك عكس ذلك اما انه يكذب او انه قد مارس الجنس للتو |
| CTU LA, aksini gösterebilecek kanıtlar toplama sürecinde. | Open Subtitles | وحدة مكافحة الإرهاب بصدد الحصول على معلومات تقيد عكس ذلك |
| Bu sene yaptığı işler aksini söylüyor, Albay. | Open Subtitles | معدّل قضاياه المحلولة يُظهر عكس ذلك أيها العقيد |
| Ama elinizde aksini gösteren bir kanıt varsa mahkeme emri alın. | Open Subtitles | و إن كان لديك ما يقول عكس ذلك فأحصل على مذكرة و تعال. |
| aksini gösteren bir kanıt olmadıkça hayatta olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | ما لم يكن لدي دليل على عكس ذلك انا اعتبر انها حية بالتأكيد |
| Söz konusu İndus yazısı olduğunda, sorunumuz tam tersi. | TED | في حالة النص الاندوسي المشكلة هي عكس ذلك. |
| Renkler yönün kodları, arkadan öne doğru ya da tersi. | TED | الالوان ترمز للاتجاه سواء كانت من الخلف إلى الأمام او عكس ذلك |
| Ben sizi küçük görmüyorum. aksine sizi gözümde büyütüyorum. Evet. | Open Subtitles | أنا لا أحتقرك ، عكس ذلك تماماً أنا أقدرك |
| Çalışır, ailene bakarsın ve ölürsün farklı düşünmek aptallıktır. | Open Subtitles | أن تعمل و أن تبقى مع عائلتك و أن تموت و من الحماقة أن تفكر عكس ذلك |
| Ona ihtiyacımız var, onu tutacağız tersini söyleyenlerin canı cehenneme. | Open Subtitles | نحن نحتاجه وسنحتفظ به واللعنة على من يقول عكس ذلك |
| Öyle olmadığını anlarsan umarım, en baştan başlayacak gücü bulursun. | Open Subtitles | ..وإذا وجدتِ نفسكِ عكس ذلك أتمنّى بأن تكون لديكِ القوّة.. للبدء من جديد |
| Bana güvenin, aksi yönde çok fazla kanıt vardı. | TED | و صدقوني، فقد كان هناك كثير من الدلائل عكس ذلك. |
| Sınav sonuçların öyle demiyor. Hiçbirini anlamadığını gösteriyor. | Open Subtitles | درجات إختباركَ تشير عكس ذلك توحي لي بأنكَ لا تفهمه إطلاقاً |
| Bunu kabul etmiyor ama PET onunla aynı fikirde değil. | Open Subtitles | انه ينكر ذلك لكن الفحص الطبقي يظهر عكس ذلك |