"علق" - Traduction Arabe en Turc

• sıkıştı
• sıkışmış
• takıldı
• kaldı
• kalmış
• as
• yorum
• yakalanmış
• takılmış
• sıkıştığını
• yakalandı
• sıkışmıştı
• takılı
• takılan
• takılmıştır

Muhtemelen kapı sıkıştı ve güverteye bir daha çıkamadı. Evet.
آجل , ربما علق الباب ولم تستطع الخروج من القمرة

Ve şuradaki bataklığa sıkışmış büyük olana da,... 'Bağımsızlık' diyoruz!
،إنظري لذلك الكبير لقد علق في الوحل نحن ندعم الإستقلال

Ama ilk geldiklerinde sordukları soru aklıma takıldı: Tanrı'nın beni bütün kalbiyle sevdiğine inanıyor muydum?
لكن السؤال الذي طرحوه عندما وصلوا لأول مرة علق حقا في رأسي : هل أعتقد أن الله يحبني من كل قلبه؟

ve kızım da bunu bugün çözdü. O... Branch seninle Nighthorse arasında kaldı.
و ابنتي اكتشفت ذلك مبكرا اليوم برانش قد علق بينك و بين نايتهورس

Bu hayvan burada sıkışıp kalmış. Çok kötü kızarmış.
قد اقول ان هذا القط علق بين الاسلاك واحترق اكثر من الجحيم

Borudan geçmeye çalışıyor, sanırım sıkıştı. Bacaklarını komik bir şekilde sallıyor.
ويتسلق في أنبوب ويبدو أنه علق به ساقاه تتدليان بشكل هزلي

Sonra parmağım sıkıştı ve çıkaramadım.
المشكلة كانت أن أصبعي علق و لم يمكنني سحبه

Parmağım içine sıkıştı, yanımda getirmek gerekti.
أنا آسف ، إصبعي علق بالخرطوم وكان على إحضاره معى

Demek Vampirlerin Efendisi Cehennem Ağzı'nı açmaya çalıştı ama arada sıkıştı.
إذاً ، السيّد حاول أن يفتح فوّهة الجحيم .. ولكنه علق بالداخل

Belki de onu orada sıkışmış olarak gördü ve tüm fikirlerini değiştirdi.
نعم ولربما ما رأته علق معها مما غير من مفاهيمها حول كل شسء

Görünüşe göre dedektif ekibimiz sarhoş olmuş bir olay yerini ihlal etmiş ve bir memur çöp kanalına sıkışmış.
من الواضح ان فريق التحقيق كان سكير و تم فضحهم في مسرح الجريمة و احد الشرطيين علق في انبوب القمامة

Sanki kural kitabını yutmuş, ve bağırsaklarında sıkışmış gibi.
كما لو أنه أكل كتاب قانون, وقد علق في قولونه.

Pantolonum şeye takıldı ve onu çekip kaldırdı.
اسف بشأن ذلك سروالي علق بالمفرش وعندما قمت تم سحبه

Biz değiliz. Gömleğinin kolu ağaca takıldı. Seni kurtarayım.
لسنا نحاول، لقد علق قميصك بهذه الشجرة، دعني أُساعدك

Aynen, biri lisede öyle dedi. Lakabım olarak kaldı sonra da.
أجل شخص ما لقبنى هكذا فى المدرسه الثانويه والاسم علق معى

İsim öylece kaldı ve sonrasında karanlık, batıl inanç ve sadelik ile olan bağlantılarıyla birlikte, Ortaçağı tamamen tanımlamaya başladı.
علق الاسم، وسرعان ما أصبح يشير لفترة القرون الوسطى بشكل عام وارتباطها بالظلمات والخرافات والبساطة.

Sanırım sütçü bu yüzden gecikti. Bir yerlerde sıkışıp kalmış olmalı.
أتوقع أن ذلك هو سبب تأخر موزع الحليب، لقد علق في مكان ما

Pekala. Yerleş, tamamdır. Posterlerini as, tamamdır.
حسنًا ، أفرغ الحقيبة ، تم علق ملصقات ، تم

Bu konuda bloguma bir yazı yazdım ve Alex'i seslendiren aktörden bir yorum bile aldım.
لقد كتبت مدونة عن ذلك الصوت ولقد علق على هذا الموضوع ممثل هو اساس صوت أليكس

Bir goril gibi kendi ağına yakalanmış ve nasıl kurtulacağını da bilmiyor.
لقد علق باحدى شباكه مثله مثل الغوريلا ولا يعرف كيف سيخرج

Trafiğe takılmış olmalı. Çoktan gelmeliydi.
يبدو إنه علق بالمرور ،كان يجب أن يكون هنا

Sadece tahtaya bakıyordum ve şu yüzücü çocuğun iki hayat arasında sıkıştığını fark ettim.
كنتُ أنظر إلى اللوحة، ولقد لاحظتُ أنّ هذا الفتى السبّاح قد علق بين عالمين

Bu kablo yüzünden elektrik akımına yakalandı.
وبسبب هذا السلك علق في ممر تيار كهربائي وتمسك بهذا القطب.

Kafası trabzanların arasına sıkışmıştı. Kulaklarından dolayı.
لقد علق رأسه بين القضبان المشكلة كانت تتعلق بأذنيه

Eğer zil takılı değilse, bir polis kendi kıçını bile bulamaz.
الشرطى لا يمكنه أيجاد مؤخرته حتى لو علق جرس بها

Molly'nin Manavı'na takılan geri zekalıyla mı?
هذا المعوق الذى علق عند محل موللى للفواكه

- Eminim baban mahkemede takılmıştır.
- . أنا متأكده من أن أبيك علق بالمحكمة مرة أخرى -