"على الرف" - Traduction Arabe en Turc

    • raftaki
        
    • raflara
        
    • rafın üzerinde
        
    • bir rafa
        
    • Şöminenin üzerine
        
    • Rafın üstündekiler
        
    • raftan
        
    • raflarda
        
    • raftalar
        
    • rafta
        
    Şu an senin depoya gitmeni ve en üst raftaki büyük valizleri biliyorsun, değil mi? Open Subtitles الآن ، إننى أريدك أن تذهب إلى المخزن هل تعرف حقائب السفر الكبيرة التى توجد على الرف ؟
    Sanırım üst raftaki gazetelerin üzerinde bir tane bulabilirsin. Open Subtitles أظن أنك من الممكن أن تعثري على أكثر من واحدة عند وكيل الأخبار، على الرف العلوي.
    Kitaplarımız başlıklarına ve yazarlarına göre sıralanır ve raflara dizilirdi. Open Subtitles يتم وضع كتبنا على الرف مع فهرس بأسماء العناوين والمؤلفين.
    Karnınızda olmak yerine bir rafın üzerinde çok daha iyi görünecektir. Open Subtitles سيبدو أروع بكثير على الرف مما هو عليه في بطنك.
    Haydi bunu şimdi bir rafa koyalım ve bir daha asla açıp bakmayalım. Open Subtitles والأن دعنا نضعه على الرف ولا ننظر إليه ثانيةً
    Ellie ile ilk buluşmamızda, havalı durmak için Şöminenin üzerine doğru eğilmiştim. Open Subtitles عندما التقطت ايلي في اول موعد لنا أنا ملت على الرف بسبب، انت تعرف، انا ابدو لطيفا وأنا متوكئا على الاشياء لاتينو جيمس دين بيبي
    Herkes beni duyuyor mu? Rafın üstündekiler, beni duyabiliyor musunuz? Open Subtitles هل يسمعنى الجميع هناك على الرف هل تسمعونى؟
    Sanırım raftaki şu kitapda olayların çoğu var. Open Subtitles لا تقلقي، ستكونين بخير وأظن أن هذا الكتاب على الرف به معلومات عن معظم ما يجري هنا
    Bir gün işte arkadaşın ofisindeyken raftaki bir kitabı fark ettim: "Sıvı Yakıtlı Reaktörler". TED كنت مرة في مكتب صديق في العمل ولاحظت كتاباً على الرف بعنوان "مفاعلات الوقود السائل"
    En üst raftaki tüm büyük siyah valizleri almanı ve onları en alt rafa koymanı, büyük kahverengi valizleri ise en alt raftan alıp en üst rafa koymanı istiyorum. Open Subtitles أريدك أن تأخذ جميع الحقائب السوداء التى على الرف العلوى و تضعهم على الرف السفلى و تأخذ الحقائب البنية من على الرف السفلى و تضعهم على الرف العلوى
    Şu raftaki cam kavanozu verir misin? Open Subtitles إحضر الجرة الزجاجية هناك على الرف
    raftaki her sekeri tavlaması mı gerek? Open Subtitles علينا أن نتخلص من كل الحلوى على الرف
    - Aslında ben de bir zamanlar bazı şeyleri zarflara koyup o büyük raflara kaldırmıştım. Open Subtitles هذه سخرية، لقد وضعت بعض الظروف على الرف الكبير بنفسى
    2 milyon kadar ürünü sayıp, etiketleyip, raflara yerleştireceksiniz. Open Subtitles وهذا أكثر من ملويني قطعه يجب أن يتم إحصائهم وتصنيفهم، ووضعهم على الرف بشكل مناسب
    Lisa, arkadaki rafın üzerinde küçük sarı bir kutu var, gördün mü? - Üstteki mi? Open Subtitles ليزا" بالخلف هناك على الرف" يوجد صندوق أصفر صغير , أتستطيعين رؤيتة ؟
    Lisa, arkadaki rafın üzerinde küçük sarı bir kutu var, gördün mü? - Üstteki mi? Open Subtitles ليزا" بالخلف هناك على الرف" يوجد صندوق أصفر صغير , أتستطيعين رؤيتة ؟
    Çünkü artık onu bir rafa gömüp bana bir şey ifade etmiyormuş gibi davranmaktan sıkıldım. Open Subtitles لأنني تقريبًا لا أنوي أن أدفنه على الرف وأتظاهر أنه لا يعني لي شيء.
    Şöminenin üzerine koy. Yavaşça geri çekil. Open Subtitles ضعيه على الرف, وتراجعي بهدوء
    Herkes beni duyuyor mu? Rafın üstündekiler, beni duyabiliyor musunuz? Open Subtitles هل يسمعنى الجميع هناك على الرف هل تسمعونى؟
    Birisi yine bütün çorba kutularını raftan alıp baş aşağı koymuş! Open Subtitles شخص ما أخذ كل عُلب الصابون من على الرف ووضعهم مرة أخرى مقلوبين رأساً على عقب
    Onu kurtarmak yerine, raflarda durmalarını mı isterdin? Open Subtitles ستدعها موضوعة على الرف بدلا من إنقاذ حياتها؟
    Her zamanki gibi raftalar. Open Subtitles الزيتون على الرف بمكانه القديم.
    Kama Sutra kitabı rafta. Belki değişik bir şeyler denersiniz. Open Subtitles هناك كتاب الكماسوترا على الرف في حال قررتم ممارسة الجنس

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus