Şehir merkezinde bir fabrikaya gittiler, merdivenlerde durup boşluğa doğru baktılar. | Open Subtitles | ذهبا إلى مصنع بوسط المدينة، وقفا على السلّم ونظرا إلى المكان |
Garajın oradaki kapıyı koruyan ajan sen merdivenlerde üstüne basmadan önce ölmüş | Open Subtitles | وحارس باب الكراج مات قبل أن تمُرّي به على السلّم |
Dün gece merdivenlerde gördüğü kız buymuş. | Open Subtitles | هذة هي الفتاة التي رأاها على السلّم في الليلة الماضية |
Boya fırçalarında veya merdivende işe yarar bir parmak izi yok. | Open Subtitles | لا يوجد بصمات صالحة للاستعمال سواء على السلّم أو فراشي الدهان |
Jones'un merdivende kullandığı nanoteknolojiyi inceledim. | Open Subtitles | تقنيّة النانو التي استخدمها (جونز) على السلّم المتحرّك، فحصتُها... |
- Belki hala merdivenlerdedir. - merdivenlerde kimse kalmadı. | Open Subtitles | ـ لابد أنها على السلّم ـ لا يوجد أحد على السلّم |
merdivenlerde buldukları Saratoga... Collette ya da başka bir şey. | Open Subtitles | وتلك الفتاة التي وجدوها على السلّم في (ساراتوغا)، (كوليت) أو.. |
Onu burada merdivenlerde yakaladılar. | Open Subtitles | فأمسكو بها هنا على السلّم |
Bu ayakkabılarla, merdivenlerde. | Open Subtitles | ! تلك الأحذية على السلّم |