| Bana ikinci katta sokağa bakan odayı verir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك ان توفر لي الغرفة التي بالدور الثاني التي تطل على الشارع ؟ |
| Benim şoför sokağa tükürdü 4 genç hazla temizlediler. | Open Subtitles | بالأمس سائق بصق على الشارع واربعة صبية قاموا بتنظيف الشارع بوجه باسم |
| Birini evine girerse, birini Sokakta seni yakalarsa ne yapman gerektiğini söyledim. | Open Subtitles | ما تفعلينه لو اقتحم رجل منزلك ما تفعلين لو سحبك على الشارع |
| Bunu sokaktaki o serseriye de söyleyin, kötü muamele suçlamasını geri çeksin. | Open Subtitles | أيّ مهرّج على الشارع يمكن أن يخبرك تلك تهمة البطارية لن يلتصق. |
| 8. caddedeki otel odasından sonra çok yol kat ettik. | Open Subtitles | قطعنا شوطاً طويلاً منذ غرفة الفندق تلك على الشارع الثامن |
| Ana caddede aniden ortaya çıktı ve yarı bloğu mahvetti. | Open Subtitles | لقد ظهر للتو على الشارع الرئيسي وقد دمر معظم البنايات |
| Cumartesileri sokağın ortasında durup sigara içtiğin gün müdür? | Open Subtitles | ماذا في ذلك؟ السبت وتضمينه في اليوم الذي يقف على الشارع والدخان في القرية؟ |
| Dün gece trenin nasıl raydan çıkıp sokağa hiç kimse ölmeden indiğini biliyor musun? | Open Subtitles | هل تذكرين أي شيء يفسر هبوط قطار ثقيل ليلة البارحة على الشارع دون ضحية واحدة ؟ |
| sokağa düştükten sonra enstrümanını değiştirmiş. | Open Subtitles | لقد نزل من السلم حينما قذفت به الريح على الشارع. |
| DNA'nı ele geçirdiler. Kanın sokağa damlamıştı. | Open Subtitles | لأنه بحوزتهم حمضك النووي، من دمك الذي كان على الشارع. |
| Bak, Ivan, burada Sokakta bir düzine polisle beraberim. | Open Subtitles | إنظر يا إيفان أنا هنا في الأسفل على الشارع مع مجموعة من الشرطة |
| Eğer biri siyahsa ve Sokakta ölüyorsa merhameti hak eder. | Open Subtitles | هذه روحانية لو كان شخص اسود يموت على الشارع اذا هم يستحقون الرحمة |
| Çocukları ne zaman Sokakta görsem... birisini tutup oradan kaçmak istiyordum. | Open Subtitles | عندما رأيت الأطفال على الشارع أردت مسك واحد وهرب |
| sokaktaki herhangi biri gibi bir hafta bütçemde açık çıkmışsa bir dahaki hafta harcamaları kısıtlarım. | Open Subtitles | فقط مثل الرجال و النساء على الشارع عندما ينقصون أسبوعاً يجب أن أقوم بالإقتصاد في التالي |
| sokaktaki laflar, onun aşılmaz bir devletin kalesinde barındırılmasıydı. | Open Subtitles | وكانت كلمة على الشارع انه كان من المقرر أن يضم في الحكومة التي لا يمكن اختراقها مملوكة القلعة. |
| İyi ki sokaktaki bakkalda güvenlik sistemi varmış. | Open Subtitles | الشيئ الجيد أن هناك كاميرات على محل على الشارع وعي إنتقائي |
| 61.caddedeki bardayım. Seni bir arayabilirim diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | أنا في هذه الحانة على الشارع الحادي والستون وفكرت أن أرن عليك |
| Dediğim gibi 61.caddedeki şu bardayım ve sanırım şansım yaver gitti. | Open Subtitles | كما كنت أقول، أنا في هذه الحانة على الشارع الحادي وستون وأعتقد أنه يوم سعدي |
| 6. caddedeki çocuğa çarptık mı? | Open Subtitles | هل صدمنا الولد الصغير على الشارع السادس؟ |
| Üç beyfendinin bulunduğu bir limuzin ana caddede başka bir araçla çarpışmış. | Open Subtitles | وقد اصطدم ثلاثة رجال في سيّارة ليموزين بعربة ضخمة على الشارع العام |
| Birini öylece sokağın ortasında ölmeye bırakamazsın. | Open Subtitles | يجب عليك أن لا.. ؟ تترك شحصاً يموت هكذا على الشارع |
| 136. cadde'deki elektronik mağazasına girip sabitlenmemiş ne varsa alıyorlardı. | Open Subtitles | رأيت اناس يدخلون ويخرجون من متجر الكترونيات على الشارع 136 |