| Gemide her bir saatlik zaman için Dünya'da iki saat geçer. | Open Subtitles | لكل ساعة من الوقت على متن السفينة تمر ساعتين على الأرض |
| Kendi güvenliğiniz için bir sonraki uyarıya kadar Gemide kalmanızı rica ediyoruz. | Open Subtitles | حفاظاً على سلامتكم، نطلب منكم البقاء على متن السفينة حتى إشعار آخر |
| Acaba Gemide hiç kahve var mıdır? | Open Subtitles | تفترض بأنهم سيكون عندهم أي قهوة على متن السفينة |
| Balıklar Gemiye çıktıkları anda öldürülür ve hemen sonrasında balığın etinin içine bir etiket yerleştiririz. | TED | وحالما يكون السمك على متن السفينة فإنه يقتل، ثم بعد ذلك ندرج علامة صغيرة في لحم السمكة. |
| Toplanın KızıI Korsanın son seferi için uzak, uzak karayiplerde uzun süre önce Gemiye alındınız. | Open Subtitles | لقد انتشى القرصان القرمزي على متن السفينة وهو يجوب البحار |
| Bakarsanız, 10 Mayıs günü bir not olduğunu görürsün, gemideki köle sayısı düzeltilip, sayıları 50 kişi düşürülmüş. | Open Subtitles | لو نظرت لرأيت ترقيم تم بتاريخ العاشر من مايو يصحح عدد الرقيق على متن السفينة ويقلل عددهم خمسين شخصاً |
| Eşim... Eşim ve üç çocuğum Gemide. Durum ne kadar ciddi acaba? | Open Subtitles | لدي زوجة وثلاثة اطفال على متن السفينة هل الأمر خطير |
| Gemide kaçak bir bayan yolcu olduğu hakkında ihbar var. | Open Subtitles | للاسف هناك تقريرا ان سيدة هاربة فى خلسه على متن السفينة و هم يتخذون كل الاحتياطات |
| Sydney'den Southampton'a giderken Gemide tanıştım onunla. | Open Subtitles | التقيت بها على متن السفينة التي أبحرت من سيدني الى ساوثمتون |
| O heriflerden birinin bile bu Gemide olma olasılığı ne kadar düşük farkında mısın? | Open Subtitles | أتدركين مدى ضألة الاحتمالات أن يكون احدهم على متن السفينة |
| Gemide kadın bulunmasının kötü şans getireceğini söyleyen tarih öncesi batıl inanç artık ispatlanmış oldu. | Open Subtitles | الخرافة القديمة أن وجود امرأة على متن السفينة يجلب سوء الطالع. . . |
| Gemide binlerce yolcu var, efendim. | Open Subtitles | سيدي هناك أكثر من ألف مسافر على متن السفينة |
| Gemide bir şey var bizimle birlikte diye düşünüyorlar. | Open Subtitles | يعتقدون أن هناك أحد معنا على متن السفينة |
| Hareket edemeyiz. Gemide yeterince erzak yok. | Open Subtitles | نحن لا نَستطيعُ الرحيل بعد ، يا كابتن نحن لم نضع غذاءَ كافيَ على متن السفينة |
| Biliyorsunuz ki Gemide kaptanın sözü kanundur. | Open Subtitles | أنت تعلم أنه على متن السفينة كلمة الربان قاطعة |
| -Bak teğmen seni ve makineyi hemen derhal Gemide görmek istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أنت وهذه الآلة على متن السفينة بأسرع ما يمكن |
| Hong Kong polisi onu Gemiye getirdiklerini söyledi. | Open Subtitles | رجال الشرطة فى هونج كونج قالوا أنهم وضعوه على متن السفينة |
| Bir Gemiye binince denizciler onu bakışlarıyla süzdüler. | Open Subtitles | وحينما صعد على متن السفينة انتبه له البحارة |
| - Gemiye hoşgeldiniz. - Ne kadar güzel ve temiz bir mavna. | Open Subtitles | مرحباً بكم على متن السفينة ياله من زورق جميل |
| Sanırım çarptığımız o herif gemideki herkesi halletti. | Open Subtitles | أنا إكتشفت أن ما نجري إليه قد جري إليه الجميع من على متن السفينة |
| Bu gemiyle gidiyorlar. Olimpiyat takımı mı? | Open Subtitles | لا سيدتي، إنه الفريق الأولومبي سيبحرون معكم على متن السفينة |
| - Bavullarımı Güverteye çıkarın, lütfen. - Çok güzel, efendim. | Open Subtitles | ضع متعاعى على متن السفينة لو سمحت حسنا سيدى |
| geminin neresini tutsan elinde kalıyor. Mürettebat yetersiz. | Open Subtitles | السفينة محطمة ونعاني عجزًا في الطاقم على متن السفينة. |
| güvertede sana benden daha çok ihtiyacı olan bir çocuk var. | Open Subtitles | هناك على متن السفينة طيار يحتاجك أكثر مني |