Ve benim sayemde hapishaneye doğru giden bir Otobüste değilsin. | Open Subtitles | والسبب أن لست على متن حافلة السجن هو بسببي . |
I-85'te Florida üzerinden batıya giden bir Otobüste. | Open Subtitles | إنها على متن حافلة متجهة غرباً صوب فلوريدا |
Biraz aklım olsa, şimdi Tarafsız Bölge'ye giden bir Otobüste olurdum. | Open Subtitles | لو كنتُ ذكيًا، لكنتُ الآن على متن حافلة متجهه إلى المنطقة المحايدة |
Gece yarısı otobüsüne biletim var. | Open Subtitles | حصلت على تذكرة على متن حافلة منتصف الليل |
Telsiz vericileri bir San Cemente otobüsüne konmuş. | Open Subtitles | لقد تم وضع اجهزة استقبال و ارسال الإشارة على متن حافلة متوجهة الى سان كلمنتي |
Carlos Torre... Otobüste soyundu. | Open Subtitles | كارلوس توري نزع كل ملابسه على متن حافلة |
Otobüste yapabileceklerim burada. | Open Subtitles | جئت الى هنا لوحدي على متن حافلة |
Sizinle bir Otobüste tanıştık ve gerçekten birbirimizi tanımak istedik ama ben bir sonraki durakta inmek zorundaydım, bu yüzden bana kendinizle ilgili üç şey söyleyeceksiniz sadece kendinizi tanımlayan kendiniz hakkında üç şey kim olduğunuzu anlamama yardım edecek sizin özünüze inebileceğim üç sey. | TED | التقيت بك للتو على متن حافلة وكان كلانا يتوق لمعرفة الآخر إلا أنني كنت مضطرة للنزول في المحطة التالية وبذلك ستقول لي 3 أشياء عنك تصف شخصيتك ثلاثة أشياء عنك تساعدني لأن أفهم من أنت ثلاثة أشياء تلخص كينونتك |
Otobüste. | Open Subtitles | إنه على متن حافلة |
Otobüste üç kişi var. | Open Subtitles | ثلاثة على متن حافلة. |
Otobüste. | Open Subtitles | إنه على متن حافلة |
Otobüste bir yabancı. | Open Subtitles | شخص غريب يتواجد على متن حافلة |
Anne, rüyamda Stan, Kyle, Kenny ve ben Otobüste mahsur kaldık, başımıza gelenleri konuşuyorduk, ama hepsi yanlış anlatılıyordu ve hep dondurma yiyişle bitiyordu. | Open Subtitles | (أمي، حلمت للتو أنني و(ستان) و(كايل و(كيني)، كنّا عالقين على متن حافلة وكنّا نتحدث عن كل ما حصل لنا لكن كل شيئ كان خطأ وانتهى المطاف بأننا أكلنا المثلّجات |
- Otobüste oturmuyoruz, canım. | Open Subtitles | -لسنا على متن حافلة يا عزيزتي |
Telsiz vericileri bir San Cemente otobüsüne konmuş. | Open Subtitles | لقد تم وضع اجهزة استقبال و ارسال الإشارة على متن حافلة متوجهة الى سان كلمنتي |
Blackgate otobüsüne yerleştirelim şu herifi, sırtına da hedef tahtası koyalım. | Open Subtitles | دعونا نضع له على متن حافلة إلى Blackgate، |
Eh, Jenna, madem o kadar ısrar ettin parti otobüsüne ben de geleyim madem. | Open Subtitles | حسناً، (جينا)، هذا طلب كبير لكن إذا كان هذا يساعد القضية أنا على متن حافلة حفلتكِ. |