| Yine de on numara kaçaklar ve bu davayı masamda istiyorum. | Open Subtitles | ما زالوا يعتبرون هاربون من القانون و أريد التقرير على مكتبي |
| Tüm işlerini yanına al ve Pazartesi sabah altıda masamda olsun. | Open Subtitles | لتأخذ عملك معك وأريده مُنجزاً على مكتبي بالسادسة صباح يوم الإثنين. |
| Raporun Pazartesi günü masamda olsun yoksa parasal desteği keserim. | Open Subtitles | أريد تقريرك على مكتبي قبل يوم الاثنين أو سأوقف تمويلك |
| Bana kişisel sağlığıma dikkat edeyim diye masama koymam için vermişti, çünkü o zamanlar hayatımdaki ilk gerçek işimde çalışıyordum. | TED | أعطتنى هذه اللوحة لوضعها على مكتبي للصحة الشخصية، لأنه في ذلك الوقت، كنت أعمل على أول عمل حقيقي لي. |
| Anahtarlarınızı masama bırakabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكِ ترك المفاتيح الخاصة بكِ على مكتبي. |
| Kontrat beş gündür masamın üzerinde duruyor. İmzalamaya kimse gelmedi. Neden? | Open Subtitles | طيلة خمسة أيام العقد على مكتبي لم يأت أحد للتوقيع عليه ، لماذا ؟ |
| Bana her şeyi söylüyor ona masamın üstünde çakmaya devam ettiğim sürece. | Open Subtitles | تُخبرني كلّ شيءٍ أريد أن أعرفه حالما أثبّتها على مكتبي. |
| Masamdaki dosyada mevcut, veya kendi dosyasında vardır. | Open Subtitles | إنّه في الملف الذي على مكتبي, أو ربما في الملف القانوني. |
| Benim masamda çalışan herkes, daima daha iyi şeylere kavuşur. | Open Subtitles | كل من عمل يوماً على مكتبي مضى إلى أمورٍ أعظم |
| Pekâlâ, laboratuvarın hızlanmasını istiyorum ve DNA sonuçları 48 saati içinde masamda olsun. | Open Subtitles | حسناً أريد تسريع عمل المعمل أحضري نتيجة الجينات على مكتبي خلال اليومين التاليين |
| Peki benim masamda bir şeyler hiç dikkatini çekti mi? | Open Subtitles | هل أثار انتباهك شيء ما على مكتبي من قبل ؟ |
| masamda otururken o mecazi ampül hiçbir zaman kafamın içinde yanmıyor. | TED | لم أجلس على مكتبي أبدًا لأكون فكرة أو ليصبح كل شيء واضحًا في ذهني. |
| masamda üç saat boyunca oturduğumu farkmemiştim, ve hiç hareket etmiyormuşum. | TED | ولم استوعب انني قضيت 3 ساعات جالساً على مكتبي ولم اتحرك فيها مطلقاً |
| Yarın öğleden sonraya kadar laboratuar raporları masamda olacak. | Open Subtitles | التقارير المعملية عايزاها على مكتبي بكرة بعد الضهر |
| O rapor sabah erkenden masamda olsa iyi olur. | Open Subtitles | هذا التقرير من الأفضل أن يكون على مكتبي في الصباح |
| Lütfen cevap taşlarınızı... verdiğimiz numaralı zarflara koyun... ve düzenli bir şekilde masama getirin. | Open Subtitles | الرجاء مرروا اجابتكم على اللوح داخل المغلف المرقم المجهز ورصوها بعناية على مكتبي |
| Yeni bir arama izni yapıp biraz örseleyip masama bırakmak dururken. | Open Subtitles | اتركها على مكتبي. أنا مُتأكد أنني أُفضل أن أدخل السجن على أن لا أفعل ما فعلت. |
| - Gidiyoruz. masamın üzerinde, Sully. "Pembe" olanlar muhasebeye gidecek. | Open Subtitles | على مكتبي يا سولي النسخة الوردية للحسابات |
| Tavan arasındaki masamın üstünde elle yazılmış bir not var. | Open Subtitles | ثمة رسالة مكتوبة بخط اليد على مكتبي في العلية |
| Dedektif, Masamdaki bilgisayarımda çok ilginç bir istatistik var. | Open Subtitles | أيها المفتش, على مكتبي هناك إحصائيات طازجة من الكمبيوتر |
| Ayrıca Pier Five'da cep telefonla yakaladığımız kişilerin araştırmasını yapıp masaya bıraktım. | Open Subtitles | كما لدي ملفات المعلومات على مكتبي لجميع مستخدمي الجوّال الذين أعتقلناهم في الرصيف الخامس |
| Çalışma Masamın üzerine koymak için küçük bir parça alacağım. | Open Subtitles | أريد أن آخذ قطعة صغيرة لأضعها على مكتبي في العمل |
| Masamın üzerindeki ajandada SS dostlarımızın eşlerinin ve çocuklarının doğum günleri yazılı. | Open Subtitles | هناك روزنامه على مكتبي بها أعياد ميلاد صاحبنا النازي و زوجته و اولاده لا تنسى أن ترسل لهم شيئا |
| Teklifini kabul etmeyeceğimi ona söyledim. O zamandan beri bu masanın başındayım. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه متى قدم عرضه سوف أكون على مكتبي في الحال |