| Yani görüyorsun, bu gece bir şey yapmana gerek yok. Zaten ölecek. | Open Subtitles | أترى , ليس عليكَ أن تفعل أي شئ إنها ستموت بأي حال | 
| Dört dakika sonra bizi bulacaklardır. Seni kurtarabilirim ama konuşman gerek. | Open Subtitles | الآن، سيجدونا خلال 4 دقائق يُمكنني انقاذدك، ولكن عليكَ أن تتكلم | 
| Evet Cyril, Oz'da işlerin yürüyüş biçimi şöyledir, ben seni ağabeyine götürmeden önce, benim için bir şeyler yapman lazım. | Open Subtitles | حسناً يا سيريل، إليكَ الطريقَة التي تسير فيها الأمور هنا قبلَ أن آخُذَكَ لأخيك عليكَ أن تقومَ بأمرٍ من أجلي | 
| Belki de hastaneye gitmen gerekiyor adamım. | Open Subtitles | رُبما عليكَ أن تَكونَ في المَشفى يا رجُل | 
| Kasalarla ilgili tecrübesi olan birini bulmak zorundasın. Düşün biraz! | Open Subtitles | عليكَ أن تجد أحد له تاريخ في إختراق الخزائن, فكر | 
| Hayatının geri kalanını hatan olmayan bir şey için harcamak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليكَ أن تقضي بقيّة حياتكَ .تكفّر عن شيء لم يكن خطأكَ | 
| Evet, ama onların anlamasına yardım etmelisin, bu senin görevin. | Open Subtitles | نعم، ولكن عليكَ أن تساعدهم على الفهم، هذا هو واجبك | 
| Sana hâlâ yardım edebilirim. Bana kızgın olmana gerek yok. | Open Subtitles | لا يزال بوسعي مساعدتكَ ليس عليكَ أن تكون غاضبًا عليّ | 
| Öyle bir silah taşımak için özel birisi olman gerek. | Open Subtitles | عليكَ أن تكون نوعًا مميّزًا من الناس لتحمل هكذا سلاح. | 
| Çünkü bir yere ait olmak için başkası gibi davranmanıza gerek yok. | Open Subtitles | لأن ليس عليكَ أن تتظاهر بأنكَ شخصاً آخر حتى تنتمي لمكانٍ ما | 
| Geçmişe bu denli takılı kalamazsın. Hayatına devam etmen gerek. | Open Subtitles | لا يمكنكَ أن تتعلق بالماضي هكذا يجب عليكَ أن تتجاوزه | 
| Kadınlarla çıkıyorsun ve bir kadın sinirlendiğinde nasıl gardını alacağını öğrenmen lazım. | Open Subtitles | أنتَ تواعد نساء، و عندما تغضب النساء، عليكَ أن تعرف كيف تدافع. | 
| Yüzde yüz eminim. Ama aynısını senin de benim için diyebilmem lazım. | Open Subtitles | إنّي واثقة تمام الثقة ولكن عليكَ أن تتمكّن من قول المثل عنّي | 
| İş değişikliği yapmak için başta işin olması lazım bir kere! | Open Subtitles | كي تكون بين عملين كان عليكَ أن تملك وظيفة من الأساس | 
| - Hadi, bu işi ciddiye alman gerekiyor adamım. | Open Subtitles | هيا، عليكَ أن تأخُذَ هذا الأمر بجِديَّه يا رجُل | 
| Henüz başaramadınız. Üç saniye dayanmanız gerekiyor. | Open Subtitles | ليس بعد عليكَ أن تمسكها لمدّة ثلاثة ميسيسيبي | 
| Onun arkasından iş çevirmek hoşuma gitmiyor ama sanırım bazen iyi bir baba olabilmek için, kötü adamı oynamak gerekiyor. | Open Subtitles | لا أحب حقاً أن أذهب من وراءه لكن أحياناً لكي تكون أباً جيد عليكَ أن تكون رجلاً سيء | 
| Gerçek bir doktora görünmek zorundasın. Bu yara enfeksiyon kapar. | Open Subtitles | عليكَ أن تعرض نفسكَ على طبيب حقيقيّ، فهذا الجرح سيُلوَّث. | 
| Bizimle gelip imha ekibine patlayıcıları nereye yerleştireceklerini göstermek zorundasın. | Open Subtitles | عليكَ أن تأتي معنا لتعلم فريق التفجير أين يضع المتفجرات | 
| O zaman uçakta beni görmemiş gibi yapmak zorunda kalırsın. | Open Subtitles | آنذاك عليكَ أن تتظاهر بأنكَ لاتراني أجلس في الجانب المقابل | 
| Bence bu maçı iptal etmelisin. | Open Subtitles | أنا حقاً أعتقدُ أنهُ عليكَ أن تُلغي هذه المباراة | 
| Bilmen gerekir ki Cadılar Bayramı'nda şaka yapmak pek de akıllıca değildir. | Open Subtitles | عليكَ أن تعلم أنّه ليس من الحكمة أن تعمل علي مقالب الهالوين. | 
| Asıl sorman gereken soru, onların benimle ne derdi olduğu. | Open Subtitles | ما عليكَ أن تسأله هو : ما مشكلةُ الطيور معي؟ | 
| Ciddi şekilde dünyada olup bitenlere daha fazla önem vermelisin. | Open Subtitles | عليكَ أن تكون متيقظًا أكثر لما يجري في العالم حولك | 
| Senden ayrılmayacağım ama dövmeni değiştirsen iyi olur. | Open Subtitles | أنا لا أنفصل عنكَ، لكن عليكَ أن تغيّر وشمك. | 
| Onların yanında olman gerekecek. Her sabah, her akşam. Her hafta sonu. | Open Subtitles | أقصد، عليكَ أن تكون حاضراً، كلّ صباح وكلّ مساء وكلّ عطلة أسبوع | 
| Söylemen gerekmiyor, biliyorum zaten. | Open Subtitles | .لا يتوجب عليكَ أن تُخبرني .لأني اعلم ذلك |