| O adam bir şey istediği zaman, genelde er geç alır. | Open Subtitles | عندما يريد هذا الرجل شيئاً يحصل عليه دائماً في نهاية المطاف |
| köpek poponuzu koklar eğer isterseniz ama onun istediği zaman. | TED | الكلب يمكنه شم مؤخرتك، لو أجببت، عندما يريد. |
| Benimle evlenmek isteyen erkek kendisine vereceğimden fazlasını istediği zaman ona bir konuşma hazırladım. | Open Subtitles | عندي هيأ خطابا أخبر مقدم طلبي عندما يريد أكثر من أني أود أن أعطيه. |
| Yani medya ne yaptığımızı öğrenmek isterse onlara kesin ipuçlarımız olduğunu söyleyeceğiz. | Open Subtitles | لذا عندما يريد الإعلام معرفة ما نفعله للقبض على المقتص سنخبرهم أن لدينا أدلة حاسمة |
| İnsan haber almak istediğinde bir hanımla mektuplaşmak gibisi yoktur. | Open Subtitles | أفضلية مراسلة امرأة عندما يريد المرء معرفة الأخبار. |
| Çarşafı sadece hücre arkadaşınla bişeyler yapmak için asarsın,anladın mı ? | Open Subtitles | عندما يريد السجين التودد إلى السجين الآخر أتفهمني؟ |
| Baban hakkında bilmediğin şey işte bu istediğinde çok neşeli olabiliyor. | Open Subtitles | وهذا الشي لا تعلمه عن أباك. يمكن أن يصبح ظريفا عندما يريد ذلك. |
| Onun istediği gibi ve istediği zaman. | Open Subtitles | ما يريده عندما يريد ذلك وبالطريقة التى يريدها |
| Baban istediği zaman iyi görünebiliyormuş, huh? | Open Subtitles | والدك يستطيع ان يكون حسن المظهر عندما يريد, أليس كذلك؟ |
| Babanız istediği zaman düşünceli olmayı çok iyi bilir. | Open Subtitles | يمكن أن يكون والدكم مراعِ للشعور عندما يريد ذلك |
| Bir istediği zaman cadılar gibi yakarabilir | Open Subtitles | لكن يمكنها أن تعوي كالشبح عندما يريد شيئاً |
| Herşeyi temizliyor, istediği zaman içeri gelip bizi kontrol ediyor. | Open Subtitles | لقد نظف الاشياء, انه يدخل عندما يريد ويتفقدنا |
| İstediği zaman acayip kafayı üşütebiliyordu. | Open Subtitles | انه فقط يمكن ان يكون حالة نفسية عندما يريد |
| İstediği zaman dış dünyaya adım atmayı ve istediği zaman evine dönebilmeyi seviyor. | Open Subtitles | هو يحب ان يكون قادرا على ان يخطو خارجا للعالم كما هو يرغب ويذهب للمنزل مرة اخرى عندما يريد لك |
| Sadece istediği zaman, istediği şeyi yapıyor. | Open Subtitles | يفعل ما يشاء تماماً عندما يريد فعل ما يشاء |
| İstediği zaman ikna edici olabiliyor. | Open Subtitles | يمكن أن يكون مقنعاً جداً عندما يريد ذلك صباح الخير. |
| Paul istediği zaman çok cazibeli olabiliyor ve Beth tam da Paul'un tahmin ettiği gibi ona aşık olmuş. | Open Subtitles | بول يكون ساحرا جدا عندما يريد وبيث أغرمت به كما عرف هو أنها ستغرم به |
| Peki adam o anda hisse senedi almak isterse ne olacak? | Open Subtitles | ماذا يحدث بعد ذلك عندما يريد الشخص أن يبتاع المخزن؟ |
| Başkan hangi milletvekilinin siyasi açıdan savunmasız olduğunu bilmek isterse mesela ortaya çıkmamış idari bir suç diyelim hızlı aramasında ben kayıtlıyım. | Open Subtitles | و عندما يريد الرئيس معرفة النواب الذين لديهم نقاط ضعف سياسيه فيما يخص وجود نشاط إجرامي لهم فإنه يتصل بي |
| Eğer evren bir şeyin olmasını isterse, bu ister genç bir adama şimşek hızı vermek ister iki insanı bir araya getirmek olsun, öyle sorunları halleder. | Open Subtitles | عندما يريد الكون بجعل شيءمايحدث.. سواء كان إعطاء شاب صغير سرعة البرق أو التوفيق بين شخصين .. |
| Bir ordu bir bölgeyi almak istediğinde rastgele saldırır ve bu da korkuya sebep olur. | Open Subtitles | عندما يريد جيش الإستيلاء على منطقة، يهاجم بطريقة عشوائية .. ويسبب الخوف |
| Birisi satın almak istediğinde | Open Subtitles | عندما يريد شخص ان يشتري |
| Çarşafı sadece hücre arkadaşınla bişeyler yapmak için asarsın, anladın mı? | Open Subtitles | عندما يريد السجين التودد إلى السجين الآخر أتفهمني؟ |
| Sana bir şey diyeyim mi, yazmak istediğinde çok güzel yazıyor. | Open Subtitles | دعني اخبرك بأنه عندما يريد الاحمق ان يكتب فانه يكتب |