| Yanlış olduğunu biliyordum ama yine de kabul ettim. | Open Subtitles | أنا عَلِمت أن الامر كان خطئاً، ولكنني أخذتُه. |
| Alkış yağmuruna tutulduğunu söylüyor. Bu yolculuğun ona iyi geleceğini biliyordum. | Open Subtitles | قالت أن الحضور وقفوا لتحيتها. عَلِمت أن هذه الرحلة ستكون عظيمة لها. |
| Alkış yağmuruna tutulduğunu söylüyor. Bu yolculuğun ona iyi geleceğini biliyordum. | Open Subtitles | قالت أن الحضور وقفوا لتحيتها. عَلِمت أن هذه الرحلة ستكون عظيمة لها. |
| Gerçekten bilmiyordum tabii ama biliyordum işte. | Open Subtitles | . اعني , لم أكن أعلم , ولكنني عَلِمت |
| Patojen üzerinde çalıştıklarını biliyordum. | Open Subtitles | لقد عَلِمت أنهُم يعملون على "مسببات الأمراض". |
| Burasının mükemmel bir yer olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | عَلِمت أنّهُ مَكانٌ مُناسِب. |
| Durum kötü görünse de Timothy Cavendish'in sermayesinin, bir muhasebecinin çıkardığı bilançoyla sınırlı olmayacağını biliyordum. | Open Subtitles | (بدى الموقف سيئاً, لكنّي عَلِمت أنَّ (تيموثي كافندش لن يقف في طريقهِ غش إحدَ البنوك |
| - Fahişe olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | عَلِمت انك بقرة لعينة |
| Cara'nın vurulduğu haberini alınca, babasının ve L.A.'deki her polisin benim peşimden geleceğini biliyordum. | Open Subtitles | عِندما سَمِعت أنَّ (كيـرا) قَد أُردِيَــت، عَلِمت أنَّ والِدها وكل شرطي في (لوس أنجِلوس)، سيُــطارِدَونني. |
| - biliyordum. | Open Subtitles | عَلِمت .. |
| biliyordum. | Open Subtitles | عَلِمت |