Bünyesinde bulunan ilaçlar eğlence için kullanılmış uyuşturucudan kaynaklanmıyor. | Open Subtitles | المخدر الذي عُثر عليه في نظامها الحيوي لم يكن نتيجة لإعتداء مخدرات بهدف المتعة |
Olay yerinde bulunan silahın izi sana kadar geliyor. | Open Subtitles | الوضع يسوء أكثر السلاح الذي عُثر عليه في مسرح الجريمة يعود إليكِ |
Bay Rogianni, son zamanlarda bulunan on yaşındaki çocuğun cesedinden haberiniz var mı? | Open Subtitles | سيد "روجياني" أأنت على علمٍ بتلك الجثّة. لصبيٍ في العاشرة من عمره والذي عُثر عليه في الآونة الأخيرة؟ |
Dolandırıcı Jin Hyeon Pil'in kaçarken kullandığı düşünülen küçük bir balıkçı teknesi Doğu Çin Denizi'nde bulundu. | Open Subtitles | ،من المتوقع أن المُحتال جين هيون بيل تمكّن من الهروب على قارب صيد صغير .عُثر عليه في بحر الصين الشرقي |
Shannon Irmağı'na yaklaşık 30 metre uzaklıktaki bir terasın kil çöküntüsü içinde bulundu. | Open Subtitles | لقد عُثر عليه في الرواسب الطَفلية (في أرض مسطحة على بعد 30 متر من نهر (شانون |
Yani nehirde bulunan bu silah memur Roman'ın vurulduğu silahla aynı silah mı? | Open Subtitles | إذن هذا المسدس الذي عُثر عليه في النهر، هو نفس المسدس الذي أطلق على الضابط "رومان"؟ |
Bileklerinden kesilmiş halde evinde bulundu.. | Open Subtitles | لقد عُثر عليه في منزله ممزق المعصمين... |
Bir kadının dairesinde bulundu. | Open Subtitles | لقد عُثر عليه في شقة امرأة |
Filipin'deki madende sağlam bir spor daha bulundu. | Open Subtitles | كان هناك بوغًا آخر، كان سليمًا (عُثر عليه في المنجم في (الفلبين |