| Cumartesi günü Galveston'a gittik, orada kaldık. | Open Subtitles | السبت مساءً سافرنا إلى غالفستون و بقيت هناك |
| Galveston Texas'ta, bizimkiyle aynı yöntemle işlenmiş. | Open Subtitles | في غالفستون تكساس مع نفس الاسلوب الاجرامي |
| Hey,kim yarın Galveston'a gitmek ve bronzlaşmak ister? | Open Subtitles | هي من يرغب بالذهاب الى غالفستون غداً؟ و العمل على التخلص من التوتر |
| Şüphesiz ki bana Galveston'da jüriye bir şekilde yalan söylediğinizi... avukatınızın sizi buna teşvik ettiğini anlattınız. | Open Subtitles | على هيئة المحلفين في غالفستون بطريقة ما وأن المحامين شجعوك لذلك |
| Bob Durst'ün Galvestonda komşusunu öldürmekten gözaltına alındığı yönünde bir ihbar aldık. | Open Subtitles | وصلتنا هذه المعلومة .. أن (روبرت درست) تم القبض عليه .. في (غالفستون) وأنه قتل {شارلز باجلي - صحيفة نيويورك تايمز} |
| Galveston'dan karar geldiği anda davayı kapatamadığımı anlamıştım. | Open Subtitles | كنت أعلم منذ صدور حكم المحكمة في غالفستون أنني لم اكن أريد أن تنهتي هكذا |
| - Garcia, Galveston Texas'ta bizimkine benzeyen bir olay bulmuş. | Open Subtitles | غارسيا وجدت قضية في غالفستون تكساس |
| Kinley Kasırgası beklenmedik bir şekilde Galveston bölgesini vurdu. | Open Subtitles | "ضربالإعصار"كينلي بضربمنطقة"غالفستون"بشكلمفاجئ |
| Artık Galveston, Texas'ta yaşıyordun ve Malvern Bump'la tanıştın. | Open Subtitles | "انت الان تعيش في "غالفستون في تكساس" وتقابل "مالفيرن بمب" للمره الاولى |
| Onlar bir ceset bulamadı ama... en iyi dosya Galveston'daki oldu. | Open Subtitles | غالفستون ،كانت لديهم الاوضاع افضل. |
| Bugün ifadeye çağrılan... memurlardan biri, Galveston Şerif Bürosu'nun dalgıçıydı... | Open Subtitles | استدع اليوم شرطيين للإدلاء بافادتهم... واحدهم كان غواص من مقاطعة غالفستون. |
| Galveston'a gidip kılık değiştirmeli | Open Subtitles | كنت أنوي أن آتي الى غالفستون واختبئ |
| Galveston Bay'da bir tanker batırırsan bütün sistemi aylarca kapatırdın ve bu ulusa domino etkisi yaratırdı. | Open Subtitles | غرقت ناقلة نقط في خليج (غالفستون) منعت لعدة أشهر تأثير الدومينو سيشل البلاد |
| Kyle ve Riley, Galveston Kaçamağında bizden fazla teklif sunmayacaklar. | Open Subtitles | (كايل)و (رايلي)لن يهزمونا هذه المرة في الفوز برحلة الى (غالفستون)هذه السنه |
| Evet, Galveston'da bir çifte sattığını söylediği arabası. | Open Subtitles | نعم ، انها التي قال انه باعها (الى زوجين في (غالفستون |
| Neden bana Kyle'ın arabasını Galveston'da ...bir çifte sattığını söyledin. | Open Subtitles | (لماذا لم تخبرني ان (كايل قد باع سيارته الى زوجين يعيشان في "غالفستون" ؟ |
| Galveston, TEXAS KASIM 2001. | Open Subtitles | (مدينة (غالفستون) - بولاية (تكساس ديسمبر ٢٠٠١ |
| Galveston, Teksas'taki sığ sularda balık tutan genç bir çocuk tüyler ürpertici bir cinayete kurban gitti. | Open Subtitles | .. صبي يصطاد السمك في المياه الضحلة لمدينة (غالفستون) بولاية (تكساس) تعثرت .. قدماه على بقايا جريمة بشعة |
| "Ona Galveston, Texas'da olduğunu, cinayetten tutuklandığını ve 250.000 dolar gerektiğini söyledi." | Open Subtitles | (أخبرها أنه في (غالفستون - تكساس مقبوض عليه بتهمة قتل وأنه بحاجة " لمبلغ ٢٥٠ ألف دولار |
| Daha önce Galveston, Texas hakkında hiçbir şey duymamıştım. | Open Subtitles | وأنا حتى لم أسمع بمدينة تسمى (غالفستون) مطلقا |
| Morris Black'in Galvestonda öldürülmüş olması... bizim pek de ilgimizi çekecek bir şey değildi. | Open Subtitles | .. (حقيقة أن (موريس بلاك) قتل في (غالفستون {جينين بيرو - محامي نيويورك العام السابقة} .. لم يكن شيء |