| Billy'nin uyuşturucu komasında Acil serviste birlikteydik. | Open Subtitles | لكني وقفت بجوارة في غرفة الطواريء عندما تناول بيلي جرعة زائدة |
| O gün, Acil serviste çok hasta vardı. | Open Subtitles | كان هناك العديد من المرضى في غرفة الطواريء في ذلك اليوم |
| Ben Acil serviste dikiş attırıyordum. | Open Subtitles | أنا كنت فى غرفة الطواريء أعالج هذة |
| Acil servis şeker dükkanı gibi olabilir. | Open Subtitles | غرفة الطواريء مثل مخزن الحلوى. |
| Ve tabii ki Acil servis doktorunun söylediklerini de. | Open Subtitles | وكلام طبيب غرفة الطواريء بالطبع |
| Beni bir acil servise bırak ama daha sonra uzaklaşman gerekiyor. | Open Subtitles | ,اتركني عند غرفة الطواريء ولكن لابد أن ترحل بعيداً |
| Üstelik ortaya çıkarınca, onu acil servise göndereceğine bana gelmeliydin. | Open Subtitles | وبمجرّد معرفتك للأمر بدلاً من أن تزجّ به في غرفة الطواريء |
| Sonra beni acile kaldırdılar. | Open Subtitles | في نهاية المطاف أنتهى بى في غرفة الطواريء. |
| Acil serviste ilgilenmek için bir çocuk yeterince fazla. | Open Subtitles | طفل واحد في غرفة الطواريء يكفي, خذ (سالي) معك |
| Acil serviste bir çocukla uğraşmaya ancak yetişirim. -Sally'yi yanına al. | Open Subtitles | طفل واحد في غرفة الطواريء يكفي, خذ (سالي) معك |
| Acil serviste görüşürüz çocuklar! | Open Subtitles | نراكم فى غرفة الطواريء |
| - Acil serviste. | Open Subtitles | -أنت في غرفة الطواريء |
| - Carmela'yla Acil serviste. | Open Subtitles | في غرفة الطواريء مع (كارميلا) |
| Acil servis. | Open Subtitles | انها غرفة الطواريء |
| Humphreys onu acil servise götürmüş, sonra çıkışını da yapmış. | Open Subtitles | ثم, ذهب آمبرز الى غرفة الطواريء, وقام بتسجيل خروجها.. |
| acil servise tam zamanında geldiniz, ben de yemeğe çıkmayacağınızı düşündüm. | Open Subtitles | لقد جئتَ إلى غرفة الطواريء في الموعد لذا إعتقدت أنك لم تخرج لتأكل |
| Yalnızca bir acil servisin önüne bırakmalıyız. | Open Subtitles | كل ما علينا فعله هو أن نتركه في غرفة الطواريء |
| Bir gece beni acile götürdüler. | Open Subtitles | أخذاني إلى غرفة الطواريء بإحدى الليالي |