| Bunlar da yetmeyince Bütün odayı gardroba dönüştürmek zorunda kaldılar. | Open Subtitles | ،وعندما لم يكن كل هذا كافياً, اضطروا لتحويل غرفة كاملة إلى خزانة ملابس |
| Bütün odayı senin fotolarınla doldurmuş | Open Subtitles | ألصق صورك على حوائط غرفة كاملة انه يلاحقك |
| Bütün odayı çiçeklerle doldurmak ya da leoparlarla falan. | Open Subtitles | ملئ غرفة كاملة بالزهور أو الفهود أو شيء ما |
| En azından bir oda dolusu seni ölü görmek isteyen insanın önünde söylemeden önce. | Open Subtitles | على الأقل قبل إخبار غرفة كاملة من الناس تريد موتك |
| bir oda dolusu insanın önünde nasıl seks yapacağını bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف كيف يمكن أن تمارس الجنس أمام غرفة كاملة من الناس. |
| 1 kameranın Bütün odayı göreceğinden emin değilim çünkü. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد 1 كاميرا يمكن أن تغطي غرفة كاملة. |
| Evet. Bütün odayı bir günde çerçevelediğimize inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكننا تصديق أننا ركبنا غرفة كاملة في يوم واحد |
| 4.katta, buradaki birini bıçaklama niyetinde olanların bıçaklarının el koyulup toplandığı koca bir oda var. | Open Subtitles | هناك غرفة كاملة في الطابق الرابع حيث تُخزَن السكاكين التي صودرَت من الناس الذين ذهبوا للطابق الرابع ليطعنوا شخص ما |
| Onları bir şekilde devre dışı bıraksak bile bir oda dolusu rehine var. | Open Subtitles | حتى لو استطعنا نزع المتفجرات هناك غرفة كاملة من الرهائن |
| İçecek fikrimi sunarken beni dinleyen bir oda dolusu zengin yönetici. | Open Subtitles | غرفة كاملة مليئة بالمديرين التنفيذيين الأغنياء الجميع يستمع لي أُقدم فكرتي للمشروب. |
| Yani içinde uyanık olmamak için bir oda mı var? | Open Subtitles | اذا لدي غرفة كاملة حتى لا أكون مستيقضا فيها؟ |
| bir oda dolusu satıcıya az önce bir çanta dolusu söz verdim. | Open Subtitles | لقد وعدت غرفة كاملة من تجار التجزئة بحقيبة |
| Kulübü arayıp bir oda dolusu horlayan yaşlı bayanlar olabileceği konusunda uyarmalıyız. | Open Subtitles | هل سنكون بدعوة النادي واجعلهم يعرفون يجب ان تكون غرفة كاملة مليئة بالسيدات الكبيرات |