| Sonra babası da yüzme bilmediği için kazara boğularak öldü. | Open Subtitles | وثم مات. مات غرقاً بشكل عرضي لأنه لا يجيد السباحة. |
| boğularak ölmek. Bu sadece birkaç kişinin bulabileceği bir lüks. | Open Subtitles | الموت غرقاً هذه رفاهية قليل من الناس قد يحصلوا عليها |
| Skuba dalışı yaparken, arkadaşlarından ayrılmış, sonra da Boğulmuş. | Open Subtitles | أثناء الغوص تاهت عن أصدقائها وماتت غرقاً |
| Boğulmuş veya kayalara vurmuş olsaydı, cesedi kıyıya sürüklenmiş olurdu. | Open Subtitles | إمّا أنّها لقيت حتفها غرقاً , أو سحقتها الصخور , ولربما جُرفَ جسدها نحو الشاطئ |
| Bir tıkanma ve boğulma duygusu. | Open Subtitles | الذى أجرينا عليهم التجارب وصف الأمر بالاحتضار والاختناق غرقاً |
| Bana bunları getirmek için altı tane Kübalı boğuldu. | Open Subtitles | 6 مواطنين كوبيين ماتوا غرقاً ليجلبوا لي إياه |
| Sadece biz, Eva gibi vurularak, açlıktan ya da boğulmayla, ölebilirdik. | Open Subtitles | فقط كان يمكن أن نكون مقتولين بالرصاص مثل إيفا نموت جوعاً ، أو حتى غرقاً |
| Fosiller, çoğunun boğulduğunu göstermiştir. Yaygın mevsimlik seller sonucu. | Open Subtitles | أوحت لنا الأحفورة بأنَّ هذا كان غرقاً جماعيـّاً نتج عن الفيضان الموسمي واسع الإنتشار |
| Kimi boğularak, kimi bombardıman altında can veren binlerce kişi. | Open Subtitles | الالاف ماتوا غرقاً والالاف لقوا مصرعهم جراء القصف |
| boğularak öldüyse, ciğerleri su dolu olurdu. | Open Subtitles | كل ما أقوله هو إن كانت قد ماتت غرقاً فرئتيها يجب أن تكونا مغمورتين بالماء |
| Adam ön cama çarpıyor ama boğularak ölüyor, öyle mi? | Open Subtitles | هذا الرجل يضرب زجاج سيارته لكن يموت غرقاً ؟ |
| boğularak ölümün acısız olduğu efsanesine hiç inanmadım, ya siz? | Open Subtitles | لم أصدّق أبداً المقولة بأن الموت غرقاً ليس به ألم، ماذا عنك؟ |
| Hikayeye göre kendi kanında boğularak ölmüş. | Open Subtitles | القصة تقول أنه مات غرقاً في دمه |
| boğularak öldü, değil mi? | Open Subtitles | الموت غرقاً, أليس كذلك؟ |
| Boğulmuş John. | Open Subtitles | "لاقى حتفه غرقاً "جون |
| Çünkü adam Boğulmuş. | Open Subtitles | لأنه مات غرقاً |
| Boğulmuş mu? | Open Subtitles | غرقاً ؟ |
| Nefes borusundaki deniz bitleri, morarma, burun kanaması hepsi, boğulma sonucu ölümü gösteriyor. | Open Subtitles | قمل البحر في مريئه، الزرقان ونزيف أنفي كلها تشير إلى الموت غرقاً |
| Burun deliklerinde ve ağzındaki beyaz sıvı boğulma ihtimalini kuvvetlendiriyor. | Open Subtitles | يوحي السائل الأبيض في فتحة أنفه و ماحول فمه بأنه مات غرقاً |
| Kırk zavallı denizci boğuldu. | Open Subtitles | أربعون بحار فقراء ماتوا غرقاً |
| Sadece biz, Eva gibi vurularak, açlıktan ya da boğulmayla, ölebilirdik. | Open Subtitles | فقط كان يمكن أن نكون مقتولين بالرصاص مثل إيفا نموت جوعاً ، أو حتى غرقاً |
| - Sarhoşken bayılıp boğulduğunu duymuştum. | Open Subtitles | سمعتُ بأنك ثملتَ و متَ غرقاً. |