| Patronumun Grayson Global'da büyük bir hissesi var. | Open Subtitles | رئيسي لديه اهتمام كبير بشركة "غريسن غلوبال" |
| Grayson'ın gerçek bir ilişki içinde olması hakkında neler hissediyorsun? | Open Subtitles | بماذا تشعرين بخصوص أنّ (غريسن) في علاقة جدّية؟ |
| Gitmeliyim. Biliyor musun, Grayson'ın dediği kadar sempatiksin. | Open Subtitles | يجب أن أنصرف أتعلمين، أنتِ ضريفة كما قال (غريسن) |
| Ingrid Griesen'le de Amerikan yerlilerinin kültürü hakkında bir ders almış. | Open Subtitles | عن حضارة السكان الأصليين مع انغريد غريسن لهذا يعرفون الكثير عني |
| O yüzden Greyson bunu yutsa gerek. | Open Subtitles | لذا غريسن لن يشك بالأمر |
| Sara'nın çantasını tutarken Grayson'ın halini gördünüz mü? | Open Subtitles | هل رأيتِ (غريسن) واقفاً هناك حاملاً حقيبة (سارة)؟ |
| Belki daha çok yeni bir ilişki olduğu için Grayson sadece dikkatli davranıyordur. | Open Subtitles | ربّما (غريسن) يتوخّى الحذر لأنّها علاقة جديدة. |
| Grayson olayını daha önce hiç anlamamıştım ama şimdi bu sünepe ve itaatkar halini gördüm ya, çok seksi. | Open Subtitles | لم أفهم مسألة (غريسن) هذه قطّ لكن رأية (غريسن) ضعيفاً و مطيعاً مثيرة جدّاً |
| Bu Grayson/Jules ilişkisi sence endişelenmem gereken bir şey var mı? | Open Subtitles | أمر (غريسن) و (جولز) هذه هل تعتقدين أنّه لديّ شيء أقلق حيّاله؟ |
| - Görüşürüz Grayson. | Open Subtitles | ـ لا، لا، لا، لا ـ أراك في الأرجاء يا (غريسن) |
| - Veya Grayson, çünkü sadece arkadaşı değilsin aynı zamanda eski karısına edepsiz şeyler yapan da sensin. | Open Subtitles | -أو (غريسن) لأنّكَ لستَ صديقه فحسب لكن أنتَ أيضاً الشخص الذي يفعل أشياء قذرة مع زوجته السابقة. |
| Grayson, Bobby'nin 4 yaşından beri en sevdiği plaj aktivitesi nedir? | Open Subtitles | (غريسن)، ما هي أفضل نشاطات (بوبي) البحرية منذ أن كان في الرابعة من عمره؟ |
| Şimdi Grayson'ın defans sistemini göreceksin. | Open Subtitles | الآن سيتسنّى لكَ أن ترى ميكانزمات (غريسن) الدفاعية |
| Grayson endişelenmekte haksız değildi. | Open Subtitles | (غريسن) كان على حقّ أن تكون قلقاً. لا يمكنكِ أن تستمرّي بفعل هذا دون أن ترتبطي. |
| Grayson Global'daki hisselerinden vazgeçmesi için onu ikna et ben de yol boyunca senin arkadan durayım. | Open Subtitles | أقنعيه بأن يسقط اهتمامه بـ(غريسن غلوبال) وسأقف داعمة لكِ طوال الطريق |
| Grayson Global'ın imajını iyileştirmekle ilgili söylediklerinde ciddiysen eğer üst düzey yatırımcılarınızı geleneksel şarap müzayedemize davet etmek isterim. | Open Subtitles | لو كنت تعني ما قلته عن إعادة تصحيح صورة (غريسن غلوبال) أود أن أدعو كبار المستثمرين لديك لمزاد النبيذ السنوي الخاص بنا |
| Yakın zamanda Daniel Grayson ile garip bir konuşma yaptım. | Open Subtitles | لقد أجريت محادثة مثيرة مع (دانيال غريسن) مؤخراً |
| Ingrid Griesen, 19 yaşında ailesi 2 yıl önce Texas'tan oraya taşınmış. | Open Subtitles | على الباب الزجاجي المتحرك انغريد غريسن, 19 عاما عائلتها انتقلت الى هنا منذ سنتين |
| Aslına bakarsan Griesen'in aradığını bilmesini bile istemiyor. | Open Subtitles | المتصل لا يريد الحديث مع غريسن بالواقع, لا يريد لغريسن ان يعرف |
| Emin olduğum tek şey Peter Griesen'in kızını korumaya çalıştığı. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي انا متأكد منه هو ان بيتر غريسن يحاول ان يحمي ابنته |
| Greyson bunu bildiği şekilde halletmekte isteyecektir. | Open Subtitles | غريسن سيرغب في فعلها بطريقته |
| ... Gifford'a gidiyoruz. | Open Subtitles | نحن متجهين إلى غريسن غريفن |