| Mümkün değil. Daha yeni doğmuştun. | Open Subtitles | غير مرجح فقد كنت للتو ولدت |
| - Hiç sanmıyorum. Mümkün değil. | Open Subtitles | لا أظن ذلك، غير مرجح |
| İnsan fetüsleri için Mümkün değil. | Open Subtitles | غير مرجح للأجنة البشرية |
| Birlikte olmaları Olası değil. | TED | عند أخذ كل واحد منهم مجتمعة يكون غير مرجح. |
| Olası değil, geriye kalan Jaffa filosu Dakara'yı koruyor. | Open Subtitles | غير مرجح "إسطول الجافا المتبقي يدافع عن "دكارا |
| 73 milyonda bir kadar olasılıksız değil, ancak yine de oldukça olasılıksız. | TED | ليس كترجيح واحد في 73 مليون، لكن مع ذلك غير مرجح إلى حد ما. |
| Eğer gizli bir mesajı Waterloo'dan Londra'ya Binbaşı Percy'den daha hızlı ulaştırırsanız pek olası olmayan İngiliz zaferine bahse girerek servet kazanabilirdiniz. | Open Subtitles | إذا كانت لديك رسالة سرية من واترلو إلي لندن وصلتك قبل وصول الرائد بيرسي،لكنت صنعت ثروة برهانك علي نصر بريطاني غير مرجح |
| Doğru anladıysam ve bu pek Mümkün değil Bayan Kupps öldüğü gün görüşmediği o dört yolcuyla görüşmüş olmalı. | Open Subtitles | إذاً إن لم يخب ظني وانه لأمر غير مرجح فإن الأنسة (كوبس) في آخر يوم لها كانت تستجوب الأربعة من الدرجة الأولى والذين لم تكن على اتصال بهم بعد |
| Mümkün değil! Bunu yapmaktansa... | Open Subtitles | ...غير مرجح. |
| Pek Olası değil lakin olabilir de. | Open Subtitles | غير مرجح ولكن محتمل |
| Bu Olası değil. | Open Subtitles | غير مرجح |
| Olası değil. | Open Subtitles | غير مرجح |
| Pek Olası değil. | Open Subtitles | هذا غير مرجح. |
| Açıklamanın diğer parçası ise çok olası olmayan bir olayla acı çekti. | TED | والجزء الثاني من التفسير هو أنها عانت من حدث غير مرجح بصورة غير معقولة. |
| Bir açıklama kişinin hastalığı taşımadığını söylüyor-- birini rastgele seçtiğinizde bu, kaçınılmaz şekilde olası-- fakat test, olası olmayan yanlış sonucu gösteriyor. | TED | أحد التفسيرات هو أن ذلك الشخص ليس لديه المرض-- وذلك مرجح بشدة، إذا قمت بإختيار شخص بصورة عشوائية -- لكن نتيجة الإختبار خاطئة، الذي هو غير مرجح. |