Fazla iç içe ve rahatsız edici sessizlikte olup oyunbaz şekilde bozulmayı beklerler. | TED | إنها أماكن بها ألفة، هادئة هدوء غير مريح واستجداء القليل من التشويش الهزلي. |
Bunu bana yaptırman doğru değildi. Gerçekten rahatsız edici bir durum. | Open Subtitles | من الظلم حقاً أن تجعلينى أقوم بهذا هذا غير مريح للغاية |
Sizi rahatsız edici bir konuma sokmak istemem ama, ...bazı araştırmalar yaptım. | Open Subtitles | لا أقصد أن أضعك في موقف غير مريح, لكني قمت ببعض البحث. |
Belki uygunsuz olabilir, Kitty. Ama biz birlikte çok zaman geçiriyoruz. | Open Subtitles | قد يكون الأمر غير مريح لكن بوسعنا قضاء كثير من الوقت معًأ |
Burası hiç rahat değil dostum. Burada hareket bile edemiyorum. | Open Subtitles | هذا المكان غير مريح يا رجل لا يمكن حتى التحرك فيه |
Ben de kendimi nahoş bir pozisyona soktum ama yine de hayır dedi. | Open Subtitles | عرضت أن أقوم بوضع غير مريح جداً ومع ذلك فقد رفض |
Biraz rahatsız etmeye başlamıştır. | Open Subtitles | راشيل: نعم. يجب أن يكون الحصول على غير مريح. |
Bunun bir sebebi, öncelikleri sıralamanın çok rahatsızlık verici olmasıdır. | TED | والسبب الوحيد هو ان الاولويات شيء غير مريح عادة . |
- Üzgünüm, rahatsız edici olduğunu biliyorum. - Hayır, sorun değil. | Open Subtitles | أسفة أعلم بأن هذا غير مريح لك , لا ليست مشكلة |
Şu an burada rahatsız edici bir gerginlik hissediyorum çünkü bu elbiseyi giymemeliydim. | TED | وإنني أشعر بأن هناك توتر غير مريح في الغرفة الآن لأنه لم يجب علي أن أرتدي هذا الفستان. |
En azından kendim için, dışarı çıkmak birazcık rahatsız edici. | TED | فبالحديث عن نفسي أشعر أن ذلك غير مريح قليلا. |
Bu da, güneşli bir günde neden favori Metallica tişörtünüzü giymenin rahatsız edici olduğunu açıklar. | TED | وهذا، بالمناسبة هو سبب كون ارتداء قميص ميتاليكا المفضل لديكم غير مريح في يوم مشمس. |
Gerçekten de rahatsız edici bir duygu bütün malzemeler gelirken ve bütün Sony takımı, ve insanlar izleyiciler için ayrılmış yerlerinde oturuyor olacaklar. | TED | و هو شعور غير مريح بالمرة عندما جاءت كل المعدات و فريق شركة سونى و الحضور على وشك الجلوس. |
İnsanların rahatsız edici durumlarda rahat hissedebilmeleri için elimden geleni yapıyorum. Keder oldukça rahatsız edici bir duygu. | TED | أنا فقط أحاول أن أفعل ما بوسعي لجعل المزيد من الناس مُرتاحين مع غير المُريح، والحزن غير مريح مطلقًا. |
Biraz geri gelmeme ve rahatsız edici bir soru sormama izin verin. | TED | اسمحوا لي بالرجوع إلى الخلف وطرح سؤال غير مريح: |
Üzgünüm, rahatsız edici olduğunun farkındayım. Hayır, sorun değil. | Open Subtitles | أسفة أعلم بأن هذا غير مريح لك , لا ليست مشكلة |
Şimdi biraz uygunsuz oldu diye hemen gerçekçi mi olacağız? | Open Subtitles | الأن أصبح الأمر غير مريح و يجب علينا أن نكون واقعيين ؟ |
Bekle, oturak hiç rahat değil. | Open Subtitles | انتظر، هذا المقعد غير مريح حقا. |
Sizi böylesi nahoş bir olaya bulaştırdığım için çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنا جد آسف لتوريطك بهذا. الأمر غير مريح. |
- Bu kadar çok şey bildiğin için... - ...Biraz rahatsız oldum. | Open Subtitles | امتلاكك هذه المعلومات يضعني في موقف غير مريح |
Efendim, yeni sipariş ettiğiniz ucuz steteskopların rahatsızlık verici derecede sıkı olduğu konusunda şikâyetler alıyoruz. | Open Subtitles | سيدي ، وصلتنا بعض الشكاوي تقول أن السماعات ذات السعر المخفض التي طلبتها ضيقة بشكل غير مريح |
Tamam, sıcak ve rahatsız bir ortam olabilir, ama bu gün ölmeyeceksin. | Open Subtitles | أسمع، أنه يوم حار و غير مريح ، ولكنك لن تموت اليوم |
- rahatsız edici tek kısmı bana bağırdığın zamandı. | Open Subtitles | لم يكن وضعًا غير مريح سوى عندما نقرت على رأسي |
rahatsız edici. Baktığında rahatsız ediyor insanı. | Open Subtitles | منظر غير مريح غير مريح للنظر إليه، أعلم ذلك |
Şaşırtıcı ve rahatsız ediciydi. | Open Subtitles | غير مريح هل تعرفين ماهو غير المريح؟ |