| İnternet dedikoducusunu kaçırıp bodruma kapatan dengesiz bir eski erkek arkadaş... | Open Subtitles | صديق سابق غير مستقر قفل الانترنت ,امرأة ثرثارة في الطابق السفلي | 
| O dengesiz, sefil sarhoşun teki. Ve şimdi kristalin gücüne sahip. Neden? | Open Subtitles | إنهُ ثملٌ مُثير للشفقة غير مستقر والآن يملكُ قوة البلورة ، لماذا؟ | 
| Yani ne kadar dengesiz olacağını tahmin edebilirsiniz. | TED | ولكم أن تتخيلوا كيف أن هذا الشيء سيكون غير مستقر | 
| Orada benim dengesiz ve sapkın eğilimli olduğum yazıyor. | Open Subtitles | أنا غير مستقر ذهنيا و فرد يميل لافساد كل شيء | 
| Bu yer kontrolden çıktı. dengesiz bir şey. | Open Subtitles | هذا المكان خارج عن السيطرة انه غير مستقر | 
| "SÜrati ışık hızından da yüksek olan Bright adında genç bir bayan vardı O göreceli bir şekilde bir gün yola çıktı ve önceki gece döndü." - Bu dengesiz. | Open Subtitles | كان هناك شابة سمية بريدجت التي سرعتها كانت أسرع من الضوء أنه غير مستقر عفواً ؟ | 
| Ancak dengesiz bir oğlanın aşırı tepkisinden dolayı sorumlu tutulamaz. | Open Subtitles | و لكن لا يمكنها أن تتحمل المسؤولية عن ردة فعل لصبي غير مستقر عقلياً | 
| - House! dengesiz bir hastanın koridorda dolaşmasına neden izin verdin? | Open Subtitles | لماذا تترك مريضاً غير مستقر يتجول بالممرات؟ | 
| Yani dengesiz birini yanına aldın | Open Subtitles | إذا كان لديك رجل وكنت تعلم أنه غير مستقر | 
| Sanırım Jonathan biraz dengesiz olduğu için endişe ediyor. | Open Subtitles | اعتقد ان جوناثان يخشاه فقط بسبب انه غير مستقر | 
| Ajan Walker, Casey ve Bartowski komitenin huzuruna Bilgisayar dengesiz, pahalı ve en önemlisi tehlikeli olduğu için çıkarıldı. | Open Subtitles | العملاء والكر و كايسي و بارتوسكي تم تنبيه هذه اللجنة بأن التداخل غير مستقر و مكلف والأهم من ذلك كله ، خطير | 
| Bak, birkaçını dengesiz, kokuşmuş | Open Subtitles | إنظر , إن القيت نظرة ستجد الامر غير مستقر , فاسد | 
| Aygıtın yakıt hücreleri bozundukça giderek dengesiz hale gelecek ve bir noktadan sonra patlayacak. | Open Subtitles | بينما تتدهور خلايا الوقود في الجهاز يُصبح الجهاز غير مستقر شيئاً فشيئاً، حتى نقطة الإنفجار | 
| - Jüri seni dengesiz biri olarak görmemeli. | Open Subtitles | هيئة المحلفين لا يمكنها رؤيتك كشخص غير مستقر. | 
| Görünüşe göre yatırımcılar şirketin başının dengesiz görünmesinden hoşlanmadı. | Open Subtitles | تبين أن المستثمرين لم يعجبوا بهذا . عندما مدير الشركة يبدو غير مستقر | 
| Bariz şekilde dengesiz. Kızgın ve kafası karışmış. | Open Subtitles | من الواضح إنه غير مستقر , إنه غاضب ومشوش | 
| Beni sinirli ve güvensiz biri gibi gösterdiğini söylerdi. | Open Subtitles | قالت أنها تجعلني أبدو عصبي و غير مستقر. | 
| Roger, sakin ol! Orası sabit değil. | Open Subtitles | إهدأ روجر هذا المكان غير مستقر | 
| Gezegenin yüzeyi iniş yapmak için hiçte stabil değil. | Open Subtitles | سطح الكوكب غير مستقر ولا يسمح بالهبوط عليه | 
| Mutajeni esas formülüme ekleyince dengesizleşiyor ama sorunu çözmeye çok yaklaştım. | Open Subtitles | الجين المعدل غير مستقر عندما نضيف إليه معادلتي الأصلية ولكنني قريب جداً لحل المسألة | 
| İstatistikler bugün Norveç'te üç yüzden fazla dağın sağlam olmadığını gösteriyor. | Open Subtitles | تبين الباحثون أن هناك ثلاثمائة جبلاً غير مستقر في النرويج اليوم | 
| Terör tehditleri, kitle imha silahları, hastalıkların küresel çapta yayılması yüzünden istikrarsız; ve yakın geçmişte hiç olmadığımız kadar bu istikrarsızlığa karşı hassasız. | TED | غير مستقر بسبب تهديدات الإرهاب، أسلحة الدمار الشامل، إنتشار الاوبئة العالمية وروح أننا ضعفاء أمامه بطريقة لم نكن عليها قبل سنوات عديدة خلت. |