| Böyle şeylere alışık değil. Hadi kostümünü giy Wilbur. | Open Subtitles | . إنه غير معتاد على ذلك . إذهب وضع أغراضك |
| Gördünüz, Teğmen Lawrence halkım patlayıcılara ve makinelere alışık değil. | Open Subtitles | انت تفهم ،الملازم لورنس ان شعبى غير معتاد على هذه المتفجرات والالات |
| Bu yeni dünyaya alışık değil. | Open Subtitles | انه غير معتاد على هذا العالم الجديد |
| - İçkiye alışkın değil galiba. | Open Subtitles | يبدو أنه غير معتاد على شرب الخمر. |
| Emir almaya alışkın değil. | Open Subtitles | القائد غير معتاد على تلقي الأوامر |
| Değil ama bu ortak soruşturma çabalarına pek alışık değilim de. | Open Subtitles | لا، انه ليس كذلك، انا فقط غير معتاد على تلك الجهود المشتركة |
| - İyi ama buna alışık değilim. - Biraz gayret etmelisiniz. | Open Subtitles | .ولكنني غير معتاد على شيءكهذا يجب أن تصرف بعض الجهد على ذلك |
| Hücrede yanımda olmaması çok tuhaf bir his. | Open Subtitles | لا زلت غير معتاد على البقاء في الزنزانة بدونه |
| İnsanların arasında olmaya alışık değil. | Open Subtitles | انه غير معتاد على التواجد مع الناس |
| Pozitif ilgile alışık değil misin? | Open Subtitles | غير معتاد على الإهتمام الإيجابي ؟ |
| - Bak bazılarımız böyle durumlara alışkın değil. | Open Subtitles | -اسمع ... بعضنا غير معتاد على مثل هذه الأمور |
| Böyle konuşmalar yapmaya alışık değilim. | Open Subtitles | الان .. انا غير معتاد على إعداد مثل هذا النوع من الخطابات |
| Hâlâ böyle şeylere alışık değilim. | Open Subtitles | لازلت غير معتاد على هذا الشيء، أتعرفين |
| Sadece bu tip işler yapmaya alışık değilim. | Open Subtitles | أنا فقط غير معتاد على هذه الأمور |
| Hücrede yanımda olmaması çok tuhaf bir his. | Open Subtitles | لا زلت غير معتاد على البقاء في الزنزانة بدونه |