| Telefon, bilgisayar, faks makinesi, 52 haftalık ödeme çeki ve 48 uçuş kuponu. | Open Subtitles | هاتف ، كمبيوتر جهاز فاكس وشيكات بأجر 52 أسبوعاً و 48 تذكرة سفر |
| Mesaj bırakmak ya da faks yollamak istiyorsanız, şimdi başlayın. | Open Subtitles | لو أردت ترك رسالة أو إرسال فاكس .. ابدأ الآن |
| Mesaj bırakmak ya da faks yollamak istiyorsanız şimdi başlayabilirsiniz. | Open Subtitles | لو أردت ترك رسالة أو إرسال فاكس .. ابدأ الآن |
| Acil bir fax aldım, hepsi orada yazılı. | Open Subtitles | لقد تسلـّمت فاكس طارئ كلّ شيء موجـود هنا |
| Vachs Jeoloji'den tam 45 metre uzaklıkta. | Open Subtitles | على بعد 50 خطوة تمامًا من شركة فاكس الجيولوجية |
| Ve ben Ona yarınki seçmeler için yollanmış bir faks getiriyordum. | Open Subtitles | وأنا هنا لأسلمها فاكس به صفحات من مشهد سينيمائي لإختبارها غداً |
| Ne telefon, ne faks. Sana elektronik posta bile atabilirsin demiştim, değil mi? | Open Subtitles | لا اتصالات و لا فاكس ألم أقل لك أن البريد الألكتروني ينفع ؟ |
| Avukatından bir faks. Yasal olarak ona 450 metreden fazla yaklaşmanı istememiş. | Open Subtitles | في فاكس من محاميها، لم تردكِ أن تقتربي منها لمسافة 500 ياردة، |
| Lokanta o kadar başarılı ki özel faks hattı açmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | فمطعمي ناجحٌ للغاية لدرجة أني أضطريت بأن أضع خط فاكس خاص له |
| Fakat işte diğerlerine ilham kaynağı oldu, diğer insanlara faks makinesi almanın işlerini daha değerli yapacağını gösterdi. | TED | لكن الآن أصبحت مبشرة ، وتوظف آخرين يشترون جهاز فاكس لأنه يجعل مشترواتهم أكثر قيمة. |
| Bir faks ve bilgisayarla,dünyanın heryerinden alıp satabilirim. | Open Subtitles | مع فاكس و حاسوب، يمكنني أن أتاجر من أي مكان في العالم |
| New York katibine faks çekip Jerry Gallo hakkında ne bildiğini sordum. | Open Subtitles | أرسلت فاكس إلى نيويورك وسألت فيه عن محامي يدعى جيري غالو |
| Wayne, senin mahkum hakkında Memphis'te hukuk şirketine faks yollayan bir gardiyanı sorguluyordum. | Open Subtitles | وين لدينا مشكلة هنا لقد استجوبت حارس للتو أرسل فاكس خلسة لشركة المحاماة في ممفيس وأعتقد أنه كان بخصوص سجينك |
| faks makinen, sahte telefonların, hepsi tamam. | Open Subtitles | لديك آلة فاكس تليفونات وهميه.. كل الأشياء المعتاده |
| faks makinen, sahte telefonların, hepsi tamam. | Open Subtitles | لديك آلة فاكس تليفونات وهميه.. كل الأشياء المعتاده |
| Bir çıktı cihazı, bir faks makinesi. Bir cep telefonu, bir pompanın dijital ekranı. | Open Subtitles | جهاز إتصال، جهاز فاكس هاتف خليوي، شاشة عرض في محطة البنزين |
| Makineyi kontrol edeceğim, bakalım son fax ne zaman gönderilmiş. | Open Subtitles | سأفحص الآلة, لأرى في أي وقت أرسل آخر فاكس. |
| Bay Vachs benimle görüşmeyi kabul ederse, susmaya ikna olabilirim. | Open Subtitles | قد أستطيع مسك لسانى إذا وافق السيد (فاكس) على اجتماع |
| Dr. Faxx RoboCop2 için aday aramaya başlamış. | Open Subtitles | لقد بدأت الدكتورة " فاكس " بفرز المرشحين لمشروع الشرطي الآلي 2 |
| Colonel Farouk'a denizaltı füzelerini... 2 gün içinde gemilerle göndereceğimizi faksla haber ver. | Open Subtitles | إرسل فاكس للسيد فاروق وأخبره أنه يمكننا شحن القذائف خلال يومين |
| Malezya'dan Faksınız var. | Open Subtitles | صباح الخير سيدي , فاكس من ماليزيا |
| - faksı almışlar. - Efendim, paraşütünüz. - Hayır, olmaz. | Open Subtitles | لقد حصلوا على فاكس فاكس مظلتك يا سيدي كلا، كلا |
| Tokyo'dan gelen bir faksım var. | Open Subtitles | ينتظرني فاكس من "طوكيو" عند المكتب. |
| Hayır, faksını almadım. | Open Subtitles | .لا,لم احصل على فاكس |
| Az önce intihara meyilli bir kişinin acil durum formunu faksladım. | Open Subtitles | لقد قمت بإرسال فاكس عاجل لشخص يريد بالإنتحار |
| Fang Fang Jiangsu AIC'e anlaşmayı konuştuğumuz gibi fakslayacak her şeyin usulüne uygun olduğunu varsayarak fabrikaya hakim gönderiyorlar. | Open Subtitles | فانغ فانغ أرسلت الأدلة عبر فاكس ،إلى مكتب الغرفة تجارية الأمريكية في جيانغسو لنفترض أن كل شيء في محله، |
| Bütün gerekli şeyleri sana fakslıyorum. | Open Subtitles | سأرسل فاكس بالتفاصيل الآن |