| Havuzda su terapistimiz ile geçirdiği Zaman kasılma nöbetlerini hafifletti ve daha rahat uyumasını sağladı. | TED | فالوقت الذي قضاه في بركة السباحة مع معالجينا المائيين قلّصت من التشنجات التي عانى منها، وساعدته على النوم ليلًا. |
| O Zaman küçük bir kutlama için çok erken olmaz, değil mi? | Open Subtitles | اذن فالوقت ليس مبكرا على احتفال صغير، ايه؟ |
| Hava aracınıza giderken sizi bilgilendireceğim. Zaman en önemli şey. | Open Subtitles | سأطلعك على كل ما لدينا فى طريقنا الى طائرتك , فالوقت هو كل ما يهمنا الأن |
| Onu boş verin, çalışmaya devam edin. zamanımız azalıyor. | Open Subtitles | لا تقلق لأمره، استمر بالعمل فالوقت بدأ ينفد منّا |
| Lütfen! zamanımız az. Gelth'e acıyın! | Open Subtitles | أسرعوا ، أرجوكم فالوقت ضيق يا لنا من مساكين |
| Çabuk kesin. Vakit nakit. | Open Subtitles | اُقطعه بسرعة فالوقت من ذهب، فى هذه الصفقة |
| Eğer burası gerçekten Kheb ise, o Zaman ikimiz için de gelmiş olabilir. | Open Subtitles | لو كان هذا هو كيب فالوقت يمر علينا سريعا |
| Bizim için Zaman, ölümle yaşam arasındaki farktır. | Open Subtitles | بالنسبة لنا , فالوقت يفصل بين الحياة والموت |
| Ne yarışlar hızlı olanlar içindir, ne de savaşlar güçlü olanlar için. Ancak Zaman ve şans hepsi için geçerlidir. | Open Subtitles | دوام الحال من المحال و ليست الغلبة للاقوى فالوقت يغير الامور تماما |
| Uzun zamandır buralarda yoksunuz. Zaman değişti. | Open Subtitles | مكثتم بالخارج فترة طويلة ياأصدقاء فالوقت قد تغير |
| Liderlerinin savunma, bir sonsuzluk için yaşamak Zaman, Zaman çarpık olsun yok ise. | Open Subtitles | . في الدفاع عن الكبار ، عندما تعيش للأبد ، فالوقت لا يعد مهماً |
| O Zaman bir konuğumuzun daha olduğunu söylemesem iyi olur. | Open Subtitles | إذاً، فالوقت غير مناسب لأعلن عن قدوم ضيفٍ جديد |
| Ancak ameliyat odasının dışında, "Zaman" bize dünyanın kaç bucak olduğunu gösterme konusunda zevk duyar. | Open Subtitles | خارج غرفة العمليات , على أي حال , فالوقت يستمتع بالضغط علينا |
| GPS denetleyicileri için Zaman her şey demek. | Open Subtitles | بالنسبة لبرج نظام تحديد المواقع, فالوقت عامل أساسيّ. |
| Ama bütün gece ayakta kalırsan Zaman sadece anlambilimcilerin derdi olur. - Sağ ol, almayayım. | Open Subtitles | حين يكون المرء مستيقظاً طيلة اللّيل، فالوقت يبقى مجرّد مسألة دلالة. |
| Uymamız gereken bir programımız var. Zaman işliyor. | Open Subtitles | لدينا جدول زمني للتقيّد به يا صديقي فالوقت يمر |
| Söylemeye çalıştığım bu mektubun gönderilmesi için bir Zaman dilimi var. | Open Subtitles | الآن محدود فالوقت الرسالة هذه بوجود أنه أقوله, ما |
| - Ford'unki değil, diğeri geminin yöneldiği, oraya gitmeliyiz ve fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | الكوكب الذي تتوجّه إليه المركبة يجب أن نقصده فالوقت يداهمنا |
| zamanımız kalmadı. | Open Subtitles | حصلنا على قسط كبير من المتعة مع توم , فالوقت داهمنا |
| Babanın yanına gitmek için acele etmeliyiz. zamanımız az. | Open Subtitles | هيا , علينا الإسراع للوصول لوالدك فالوقت ضيق |
| Çünkü daha fazla bekleyemezdik. zamanımız kısıtlı. | Open Subtitles | لأننا لم نعد نطيق الإنتظار طويلاً فالوقت قصير |
| Benim işimde Vakit nakittir. Burada öylece oturup duramam. | Open Subtitles | فالوقت ثمين في عملي لايمكنني أن أجلس هنا فحسب |