| Ayrıca Boston'a yeniden yerleşmekten de gurur duyuyorum aslında büyüdüğüm yere. | TED | و فخور أيضاً بإنتقالي هنا إلى بوسطن حيث ترعرعت في الواقع |
| - Konuşmak manasındaysa, evet. - Seninle gurur duyuyorum, oğlum. | Open Subtitles | بطريقة ما نعم لقد فعلت أنا فخور بك يا إبني |
| Evlat, seninle gurur duyuyorum. Bay başkan! Bay Başkan yardımcısı. | Open Subtitles | ولد , أنا فخور بك سيدي ألرئيس سيدي نائب ألرئيس |
| - Daniel benim izimden geldi. - gurur duyuyor olmalısınız. | Open Subtitles | دانيال إتخذ منى مثلا أعلى له لابد أنك فخور به |
| Ama açıkça görülüyor ki, sizin düşündüğünüz gibi çok gururlu birisi olmalı. | Open Subtitles | الشيء الواضح الآن بأن ذلك الشخص فخور بنفسه كثيراً , مثلما قلت |
| Bu kalbimin derinliklerinde yaşayan bir hikaye ve onu sizinle paylaştığım için gururluyum. | TED | انها قصة تقطن في قلبي وانا فخور لانني اشارككم بها |
| Seninle gurur duyuyorum, Joey. Seks partnerim bir yıldız olacak. | Open Subtitles | أنا فخور بيك أوى يا جوى شريكى الجنسى هيبقى نجم |
| Uzun yollar kat ettin. Bunun için seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | انت جئت من مكان بعيد وانا فخور بك لاجل ذلك |
| Sokka, bana bir şeyler kanıtlamak zorunda değilsin. Seninle zaten gurur duyuyorum. | Open Subtitles | سوكا لا يجب عليك أن تثبت لي ذلك فأنا فعلا فخور بك |
| Öyle gurur duyuyorum ki bu insan beni anlamak için zamanını harcadı. | Open Subtitles | أنا فخور جداً, أن هذا الرجل وجد أن الأمر يستحق أن يعرفني |
| Biliyorum ben bir kişiyim. Ülkem için savaştım ve bununla gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أعرف أنني رجل، أنا قاتلت من أجل بلادي و أنا فخور بذلك |
| Bak, zor bir yolu aştın. Dostum olmandan gurur duyuyorum. | Open Subtitles | اسمع، قطعت شوطاً كبيراً و أنا فخور لأقول أنك صديقي |
| Bloom kardeşlerin hayatında bir dipnot olduğum için çok gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أنا فخور جداً بأن اكون مُجرد حاشية في حياة الإخوة بلوم |
| Bu geniş kapsamlı iletişim ağından gurur duyuyor olmalı ki dağıtımda da kullandı. | Open Subtitles | انه فخور جدا ببناء هذه الشبكه بعيده المدى والتى كان يستخدمها فى التوزيع |
| Yaptığın hiçbir şeyde çaba sarf ettiğini görmedim ve bundan gurur duyuyor olamazsın. | Open Subtitles | لا تبذل أي جهد بكل شيء تفعله و محال أنك فخور بهذا أنظرلحالك.. |
| Elbette, yaptığı güzel hizmetler olabilir ama gururlu olmakla bunun bedelini ödüyor. | Open Subtitles | جيد ، سنقدم له مدح على ذلك لكنه يعوض نفسة بكونه فخور |
| İki güzel çocuğu olan gururlu bir babayım, Elijah 15 ve Octavia 12 yaşında. | TED | أنا أب فخور لولدين جميلين، إليجا، 15 وأوكتافيا، 12. |
| Bunun için çok mutlu ve gururluyum çünkü, erişilebilecek mükemmel bir pozisyon. | TED | وأنا فخور وسعيد جداً ﻷكون في هذا الدور ﻷنه وضع قمة في الروعة لتكون هناك. |
| İnsanlardan tek istediğim beyaz tarihimle ve beyaz kanımla gurur duyduğumu bilmeleridir. | Open Subtitles | . وهنالك المزيد اريد الناس تعرف انني فخور بتاريخي الابيض ودمي الابيض |
| Sirk Sirki, Uçan Palacio'ları gururla sunar! | Open Subtitles | يُقدّمُ السيركِ بشكل فخور بالاسيوس الطائر |
| Kendimle epey gurur duydum, çünkü kendi kendime mükemmel bir yay yapmıştım. | TED | أنا فخور جداً لنفسي لاختراع قوسي المثالي |
| Geçen gün bana benimle gurur duyduğunu söyledi. "İyi birisin" dedi. Ama değilim. | Open Subtitles | أخبرني في يوم قريب أنّه فخور بي، وأنّي شاب طيّب، لكنّي لست كذلك. |
| Burada olsa seninle gurur duyardı. | Open Subtitles | لقد أراد أن يكون فخور بك أنظر لنفسك ماتزال شاباً .. |
| Elimden geldiği sürece ülkeme hizmet etmekten gurur duyarım. Efendim. | Open Subtitles | انا فخور بان اخدم بلادي باي مكان كان , سيدي |
| Bunu sen olmadan başardığım için... umarım gurur duyuyorsundur demek istedim. | Open Subtitles | ما أريد قوله, أتمنى أنكَ فخور أني فعلتُ ذلك من دونك |
| Ona yaptığımızı söyleyebilirsem çok büyük onur duyacak. Senin hayranlarından biri. | Open Subtitles | سيكون فخور جداً لو استطعت أن أخبره أننا فعلناها |
| Elleri ve ayaklarıyla gurur duyar. Çok küçükler. | Open Subtitles | إنه فخور بيديه و قدميه إنها صغيرة للغاية |
| Amerikan yerlileri soylu kökenlere sahip onurlu insanlardır. İsteyen herkesin sahip çıkabileceği, soylu bir köken. | Open Subtitles | الأمريكيون الأصليون شعب فخور ذو إرث نبيل، إرث نبيل يستطيع أن يزعم أيّ شخص امتلاكه |
| Şimdi, Darryl Grant bu rekoruyla çok daha fazla gurur duyuyordu. | Open Subtitles | سجل. الآن، داريل جرانت كَانَ أكثرَ فخور ب ذلك السجلِ مِنْ إكمالِ الدورة. |