| Pek beklentimin olmamasına rağmen çok az da olsa Valinin gelme ihtimali var. | Open Subtitles | وهناك فرصة ضئيلة بأن يكون الحاكم هناك بالرغم من انني لا اتوقع شيئ |
| Açık olmak gerekirse bence, düşündüğünüz bu yaklaşım durumu değiştirmedikçe projeyle fazla ilgilenme şansımız olmayacak. | Open Subtitles | لكى اكون صادقا اعتقد لاتوجد ولو فرصة ضئيلة لنكون مهتمين بالمشروع الا اذا, هذا الملاك الجديد الذى ذكرتيه |
| Şayet bu işin ayağına dolanacağını anlamak için en ufak bir şansın olsaydı yaptıklarının hiçbirini yapmazdın. | Open Subtitles | و أعلمُ أن ما كنتَ لتفعلَ هذا إذا كان هُناك فرصة ضئيلة ليعود الأمر عليكَ |
| Ama Kemal'in o lokantada olması Düşük ihtimal. | Open Subtitles | وهناك فرصة ضئيلة أن يكون في المطعم بنفسه. |
| Meslektaşlarımızı biraz olsun anlamak için küçük bir fırsat penceremiz var. | Open Subtitles | لدينا فرصة ضئيلة سانحة لنيل بعض البصيرة عن زملائنا |
| Düşük bir ihtimal mi? | Open Subtitles | ! فرصة ضئيلة ؟ |
| Senatonun istilaya müdahale etmesi çok küçük bir olasılık. | Open Subtitles | هناك فرصة ضئيلة أن يُساندك المجلس خلال الغزو. |
| Ancak bu öküzler ve arabalar, çiftçiler, şehir hayatına alışık insanlar için... çok riskli. | Open Subtitles | فكيف الامر اذن مع كل هذه الثيران والعربات والمزارعين انها فرصة ضئيلة |
| Kocam zilyonda bir şansı olsa bile hayatta kalmak isteyen bir aptal olsa da. | Open Subtitles | على الرغم أن زوجي أحمق ويظن أنه سيحصل ...على فرصة ضئيلة للغاية |
| Ve kanıt olmadan katilin yakalanmasının çok ufak bir şansı olduğunu söylemişlerdi. | Open Subtitles | ومن دون أدلة، فهناك فرصة ضئيلة أنّ قاتله سيُقدّم إلى العدالة في أيّ وقت. |
| Eğer tekrar beraber olabilmemiz için en ufak bir ihtimal bile varsa denemeliyim. | Open Subtitles | على الأقل, هناك فرصة ضئيلة لكي نعود لبعضنا البعض و علي أن أستغلها |
| O zaman demek ki çocuğun tek gözlü dev olma ihtimali de var. | Open Subtitles | إذن ، يوجد فرصة ضئيلة بأننا نتعامل مع عملاق |
| Küçücükte olsa masum olması ihtimali varsa, Önce onu bir dinleyelim. | Open Subtitles | حتى لو كان هناك فرصة ضئيلة بأنه بريء ألا تريد أن تسمع قصته؟ |
| O jeneratör titreşim yaymaya devam ettiği sürece telsizle Atlantis'e cevap verebilme şansımız çok düşük. | Open Subtitles | أنظر,طالما أنّ المولّدِ يَبْعثُ ذلك النبضِ عِنْدَنا فرصة ضئيلة للرَدّ على أطلانطس إن كلَمونا |
| En ufak bir şansımız var mı bilmiyorum. | Open Subtitles | لستُ متأكداً إن كنّا نملك فرصة ضئيلة بالفوز |
| İlk ikisinden daha uzun yaşayacağımı sanmıyorum o yüzden bunu okuma şansın çok az. | Open Subtitles | أعتقد بأنهُ من غير المُحتمل أن أعيش أكثر من الإثنين الأوليين لذلك توجد فرصة ضئيلة أنك ستقرأ هذهِ الرسالة |
| Anlıyorum tabii. Düşük ihtimal zaten. | Open Subtitles | .كلا، سأتولى هذا .إنها فرصة ضئيلة |
| Çünkü oradaki insanlarla konuşuyordum ve az bir ihtimal de olsa, küçük bir fırsat, bir şans-- | Open Subtitles | لأني كنت أتحدث الى هؤلاء الناس هناك و هناك فرصة، فرصة ضئيلة و لكن فرصة |
| İddiayı kaybedebileceğim küçük bir olasılık var. | Open Subtitles | هناك فرصة ضئيلة لخسارتي الرهان |