| Sonra buraya gelme fikrine kapıldım. Bu son şansım, Charlie. | Open Subtitles | ثم روادتنى فكرة المجىء الى هنا هذه فرصتى الاخيرة تشارلى |
| 36 yaşındayım. Çocuk sahibi olmak için bu benim son şansım olabilir. | Open Subtitles | أنا فى السادسة والثلاثين وربما تكون هذه هى فرصتى ألخيرة لأحظى بطفل |
| Tek şansım onunla konuşmak ve, ne olduğunu anlamasını sağlamak. | Open Subtitles | ان فرصتى الوحيدة هى ان اتحدث اليه واحاول ان أجعله يفهم ماحدث |
| şansımı deneyeceğim. Korkak değilim. | Open Subtitles | سوف آخذ فرصتى ، إننى لست جباناً كما تعلم ، إننى لست خائفاً |
| şansımı açık denizde deneyeceğim. İstersen sen de benimle gel. | Open Subtitles | سأحصل على فرصتى فى البحر المفتوح إذا كان المثل بالنسبة لك |
| Ve ben de düşündüm ki, bu benim için onu cetvellimle yenmek için bir şans. | TED | ولذا ظننت، هذه فرصتى لكى أهزمها بمسطرة القياس خاصتى. |
| Ve şimdi burada oturmuş düşünüyorum... "Bu benim büyük fırsatım olabilir, büyük şansım olabilir." | Open Subtitles | و أنا الان أفكر وأنا جالس هنا "ربما كانت هذه هى فرصتى الكبرى" |
| Bu, bize saygı duymalarını sağlamak için son şansımdı. | Open Subtitles | لقد اكنت فرصتى الاخيرة لأنال بعضاً من الاحترام لنا |
| Evet. Onlar savlarını sunduktan sonra bir şansım var ve çapraz sorgu yaparız. | Open Subtitles | نعم، انهم يقدمون القضية ثم آخذ فرصتى لأستجوب الشاهد |
| Tek şansım kabilemizin yabancı bir ülkede doğan ve bilinen tek çocuğunu bulmaktı - | Open Subtitles | كانت فرصتى الوحيدة ان اجد واحدا من سلالتنا المعروفة فى رحلتى هذه الذى تم ولادته فى الاراضى الاجنبية |
| Mr Collins'in karakterini ve mevkisini düşünecek olursak, inanıyorum ki onunla mutlu olma şansım diğer bütün evlenenlerle aynı. | Open Subtitles | وبأعتبار شخصية السيد كولينز ووضعه الأجتماعى فأننى مقتنعة بأن فرصتى فى السعاده معه مثل فرصة أى أثنين متزوجين |
| Sence röportaj şansım azaldı mı? | Open Subtitles | أتعتقدين أن هذا سيقلل من فرصتى فى عمل مقابله معه؟ |
| Tek şansım Avrupaya geri dönmek. Orada arkadaşlarım var. | Open Subtitles | فرصتى الوحيده هى العوده الى اوربا لدى اصدقاء هناك |
| Bu benim o hatayı düzeltme şansım ve senin yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | هذه فرصتى لكى لا أفعل هذا الخطا و أحتاج لمساعدتك لى |
| Bu benim her şey başlamadan oraya gitmem ve yalvarmam için tek şansım. | Open Subtitles | . هذة هى فرصتى قبل مهاجمتى وحاولة الدفع عن نفسى |
| şansımı yamyamlardan yana kullanmalıydım. | Open Subtitles | كان على أن أستغل فرصتى مع أكلو لحوم البشر |
| şansımı denemeliydim, şans hep birine vurur. | Open Subtitles | يجب ان آخذ فرصتى الانسان يجب ان يجرب فرصه |
| Eğer yalnızca ben, yani basit Tennessee'li David olsaydım şansımı denerdim. | Open Subtitles | إذا كنت مجرد أنا العجوز البسيط دافيد من تينيسى فلربما كنت أهبط من ذلك السور فى ليلة ما و أنتهز فرصتى |
| Elimden, ünlü olma şansımı almak mı istiyorsun? | Open Subtitles | و أنت تريد أن تضيع فرصتى لأن أصبح شخصا ما؟ |
| Bu Özel Ajan Rachel Wright'la çalışmak için ilk fırsatım. | Open Subtitles | انها فرصتى الأولى للعمل مع العميلة "راشيل رايت |
| Cini lambasına geri sokmak için tek şansımdı. | Open Subtitles | إنها فرصتى الوحيدة لإعادة وضع المارد في القمقم |
| Gitmeyeceğimi söylemiştim. Sen fırsat yakaladın. Bana fırsat ver. | Open Subtitles | لقد أخبرتك أنى لن أبتعد أنت حصلت على فرصتك أعطينى فرصتى |