| Sandra ise elbise ve topuklu ayakkabı giyiyordu ve makyaj yapmıştı. | Open Subtitles | حسنا كين كان يرتدي كنزة وحذاء تنس ساندرا كانت ترتدي فستانا |
| Yeni bir elbise istemiyorum. Ne kadar şanslı olduğundan haberin yok. | Open Subtitles | لا أريد فستانا جديدا , أنت لا تعلمين كم أنتي محظوظة |
| Kış için bir mavi elbise ve yaz için de bir gri elbise bulurdunuz. | Open Subtitles | ستجد فيه فستانا واحدا ازرق للشتاء واخر رمادي للصيف |
| Görünüşe göre iyi bir nasihatte bulundun ve üzerinde herhangi bir elbise göremiyorum. | Open Subtitles | يبدو انك اعطيت نصائح جيده وانا لا ارى اي فستانا عليك |
| Bazen, kadın elbisesi giymem için dayak atar, yaptığı şeyi zorla izletirdi. | Open Subtitles | و أحيانا ما كانت تضربنى لتجعلنى أرتدى فستانا |
| Kardeşime kıyafet almak için düğün bütçemden 30.000 dolar kesmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | توجب عليّ نزع 30 ألف دولار من ميزانية زفافي لأشتري لأختي فستانا |
| Bu gece için sana müthiş bir elbise aldım. | Open Subtitles | لقد اشتريت لك فستانا رائعا من أجل الليلة |
| Karına bir düzine çiçek ya da kızına yeni bir elbise al. | Open Subtitles | إشتري لزوجتك باقه ورد أو ربما تشتري فستانا جديداً لإبنتك تلك |
| Hiç kimse sonuca gitmek istemiyorsa böyle kısa elbise giymez. | Open Subtitles | لا أحد يلبس فستانا بهذا القصر دون أن يبلغ المرحلة النهائية |
| Ne, uzun elbise giymemi mi istiyorsun? | Open Subtitles | ماذا الا تريديني ان ارتدي فستانا طويلاً ؟ |
| Orada mağazadan alacağımız bir elbise giyemem anne. | Open Subtitles | هذا ليس فستانا من النوع الذي يشترى جاهزا |
| Çok güzel bir elbise giyip, nikah masasına doğru yürüyeceğim sonunda benim günüm gelmiş olacak. | Open Subtitles | سوف أرتدي فستانا رائعا و أمشي نحو المذبح و أخيرا سوف أمضي يومي المميز |
| Bakın, uğrayıp bir elbise alacağız. | Open Subtitles | اسمعي سوف نذهب للداخل بسرعة و نحضر فستانا |
| Aman tanrım, Elbiseye ihtiyacım var. Elbiseye ihtiyacım var. elbise almaya ihtiyacım var... | Open Subtitles | يا إلهي ، أحتاج فستانا فستان ، يجب أن أحصل على فستان |
| Bak, bir elbise olması zorunlu değil... biracık daha moda olan bir şey de olabilir bence. | Open Subtitles | انظري لا يجب ان يكون فستانا من الممكن ان يكون شيئا على الموضة |
| Ve hayalini kurduğun bir kız gibi davranmadığımı biliyorum ama sırf giymemi sen istedin diye elbise giyemem. | Open Subtitles | وأنا أعرف أنني لست الابنة التي حلمتي بها لكنني لا أستطيع ارتداء فستانا فقط لأنك تريدينني أن أفعل |
| Yani, hep kendime bir tane küçük seksi siyah bir elbise alacağımı söyleyip durdum. | Open Subtitles | أعني, لطالما قلتُ لنفسي بأنَّني سأشتري فستانا أسوداً قصيراً ومثيراً |
| Bir dahakine elbise giy belki dinlerim. | Open Subtitles | إرتد فستانا المرة القادمة ، لعليّ سأستمع إليك بإهتمام أكبر |
| Harika. Şimdi de bana yeni bir elbise almalısın. | Open Subtitles | رائع، الآن عليك أن توفري لي فستانا |
| - Bir sorum var biri gelip sana, iyi nasihatler verebilmesi için kadın elbisesi giymesi gerektiğini söyleseydi ona ne derdin? | Open Subtitles | اذا قال لك شخصا ما انه يجب عليهم لبس فستانا ليعطو نصائح جيده مالذي تقوله؟ |
| kıyafet giydirilmiş bir plastiğe gerçek çiçekler almış. | Open Subtitles | ازهارا حقيقية لقطعة بلاستيك ترتدي فستانا |
| Evet. Bronz düğmeleri olan mavi yün bir giysi giyiyordu, sanırım. | Open Subtitles | اه,نعم,لقد كانت ترتدى فستانا صوف ازرق بزراير معدنية,لو لم أخطئ |
| Tabi ben güzel elbisemle orada değilsem. | Open Subtitles | "انا حتى ليس لديه فستانا" جميلا |